Mustafa Özcan
İnsanlığın gelişiminde atlanan merhaleler var. Bunlardan birisi de parşömen kağıda geçmektir. Kur’an, Nur Suresinde doğrudan kaleme ve yazılanlara yemin ediyor. Bu kağıt ve kaleme yemin demektir. Şimdi insanlık yeni bir dönemle karşı karşıya. Bu da kağıt sonrası döneme denk gelebilir. Bu da kağıda ve dolayısıyla kaleme veda edilen bir dönemi akla getiriyor. Kağıt ve kalemi sadece ekran arkasından göreceğiz. Dolayısıyla kağıt ve kalemle doğrudan temasımız olmayacak. Bununla birlikte Almanya gibi ülkelerde hala tebeşir ve kara tahta kullanılıyor. Ekrana odaklı eğitim ise insanı tembelleştiriyor.
İnsanlık ortak bir gemide herkes herkesi etkiliyor. Gazeteye veda küresel bir boyut ve zemin kazandı. Geçenlerde Ürdün’ün başkenti Amman’da gazete büfelerinin kaldırıldığına ya da yeniden düzenlendiğine dair bir haber gözüme ilişti. Besbelli ki gazete bayilerine uğrayan yok. Gazeteler yükselen maliyetler muvacehesinde kağıttan elektronik gazeteciliğe geçiyorlar. Bu da okuma yazma oranı tavan yapsa da okur-yazarın yerinde saydığının ya da düşüşe geçtiğinin alameti. Belki de pandemi ya da Covid 19 salgını kağıttan önceki son dönem olarak karşımıza çıkacaktır.
Perşembe günü (8/9/2022) Yümni İş Merkezine uğramıştım. Geçerken Arif Pamuk Beyin dükkanın önünden geçtim. Oğlu İdris Beyle selamlaştık. İçeriye buyur etti. Karşılıklı dertleştik. Sohbetimiz kağıt kalem ve yayın odaklı devam etti. Yayıncıların dünyasına aksetti. Azalan okur kitlesinden söz ettik. Arif Beyin oğlu okumanın bitmediğini yön değiştirdiğini ve gençlerin telefon ve ekran üzerinden okuduklarını söyledi. Bu dingin değil hızlı bir okuma biçimi. Tam da çağa ve günümüze uygun bir okuma biçimi. Sorun hayatın hızlı akışı içinde okumaya zaman bulabilmek. Bir de ek neden olarak ideallerin kayboluşu var. Bu nedenle de yolculuk ya da Trafik arası okuma teknikleri uyguluyoruz! Fast food’dan fast reading’e bir yelpaze gelişti. Hadislerde takarubu’z zaman ve takaru’l esvaktan bahsediyor. Takarubu’z zaman zamanın dürülmesi ve kısalması yani bereketsizleşmesidir. Aynı kökenden gelen takarubu’l esvak ise AVM ve pazar yerlerinin artışı ve çoğalması anlamına geliyor. Zincir marketler ve zincirleme pazarlar! Biz Arif Pamuk Beyin mahdumu İdris Pamuk Beyle ile birlikte uful eden bir dönemin son tanıklarıyız. Kağıt ve kalem giderek bize ve hayatımıza yabancılaşıyor. Bu da bizim için ek bir stres kaynağı. Elle tutulur bir dünyadan elle tutulmayan ve uçucu bir dünyaya geçiyor ve intikal ediyoruz. Yön vermeden çaresizce bizi de içine alan ve dönüştüren gelişmeleri izlemekle yetiniyoruz. Edilgen bir pozisyondayız.
Okulların yeniden açıldığı günlerde hayatı ve geçmişi ve geleceği bütün boyutlarıyla kucaklamalıyız. Zeminimize yabancılaşarak bir yere varmak mümkün değil. Kağıdı ve kalemi öteleyen hususta olduğu gibi her gelişme iyi değildir. İdris Pamuk kağıt ve kalem ve kitap ihtiyacın yeniden ancak bir takım zecri gelişmeler muvacehesinde geri ve gündeme gelebileceğini söyledi. Teknolojik aygıtların kilitlenmesi ve çalışamaz hale gelmesi gibi. Bu bana Einstein’ın üçüncü dünya savaşını soran birisine verdiği cevabı hatırlattı:
Üçüncü Dünya Savaşını bilemem ama dördüncü dünya savaşı olursa kılıç ve kalkanla olmak zorunda. İptidai aletlerle olması kaçınılmaz olacaktır. Kağıda da ancak böylesine şartlar altında geri dönebiliriz.
Yine de çıkmamış candan ümit kesilmez.