(Sükût suretinde yaşayan bir yiğidin (Akif Emre’nin) anısına) Kadim dünyada kâinatta aslî olanın sükût olduğu; yaşamın yerini ölüme bıraktığı gibi, kelâmın da eninde sonunda yerini sükûta bırakacağı kabul edilirdi. Dahası nasıl yaşam ölümle sarılı ise kelâmın da sükût ile çevrelenmesi gerektiğine inanılırdı. Bu yüzden sükût suretinde hayatlar, susarak konuşmanın göstergeleri;...