Prof. Ersin Nazif Gürdoğan merhum Mehmet Zahit Kotku hazretleri ile İskender Paşa Camii ve çevresini konu alan örnek bir çalışma kaleme alır. Hem de bu vesile ile bir tarzı işler. ‘Görünmeyen Üniversite’ adıyla bu çalışmasını kitaplaştırmıştır. Gerçekten de İskender Paşa ve camiası Mehmet Zahit Kotku Hz’lerinin döneminde gerçek anlamda bir mektep ve ötesinde üniversite fonksiyonu yüklenir ve hüviyeti kazanmaya başlar. İlim erbabı ve akademisyenler Mehmet Efendiyi çevrelemişlerdir. İlim ve Sanat dergisi gibi dergiler bu vasatta neşv ü nema bulmuştur. Denildiği gibi üç yıl düzenli gazete okumak bir fakülte bitirmeye eşdeğer ve bedeldir, Mehmet Efendi’nin manevi sohbetleriyle olgunlaşanlar, akademik çevrelerin katkılarıyla da diğer alanlardaki eksiklerini tamamlarlar. Baskı dönemlerinde sembolizm dili kullanılır. Bu dönemlerde insanlar meramlarını doğrudan anlatamazlar. Fısıltı veya kuş diline başvururlar. Yine istibdat ve baskı dönemlerinde bilimsel faaliyetler de yeraltına çekilir. Özellikle de dini alanda eğitim yeraltına kaydırılmıştır. Nitekim, SSCB döneminde medreseler yeraltına inmiştir. Zira yerüstündeki faaliyetleri yasaklanmış ya da kısıtlanmıştır. Tacikistan, Özbekistan gibi ücra yerlerde, yer altında paralel bir eğitim sistemi teşekkül etmiştir. Maalesef Müslümanların SSCB ve benzeri dönemlerde yer altından yürüttükleri eğitim faaliyetleri ve bu yöndeki deneyimleri fazla kayda geçirilmemiştir. Bu bir eksikliktir. Kimi dergiler konuyu ele alsalar da bu dergi sayfalarında kalmıştır. Biraz da hatırat kitaplarında kendilerine yer bulabilmişlerdir.
Aynı dönemde Katolik dünyada da dini ve akademik eğitim Müslüman dünya ile aynı kaderi paylaşmıştır. Polonya’da da dini eğitim paralel hale gelmiştir. Komunist idarenin Katolik okullarını kısıtlaması nedeniyle dini eğitimin büyük kısmı yeraltına çekilmiş, kaymıştır. Uçan Üniversite; Rus İmparatorluğu hakimiyetindeki Polonya’nın başkenti Varşova’da, 1885-1905 yılları arasında, yeraltında faaliyet göstermiş, gezici bir eğitim kurumu kimliği kazanmış ve edinmiştir. Polonya Halk Cumhuriyeti’nde 1977-1981 yılları arasında kısa süreliğine yeniden faaliyet göstermiştir. Yer altı faaliyetleri kapsamında yürütülen bu tarz eğitime uçan üniversite ya da yüzen üniversite unvanı verilmiştir. Polonya ancak bu şekilde ayakta kalabilmiştir. Gerek Alman işgali sırasında gerekse SSCB işgali sırasında Polonyalılar uçan üniversite modeli uygulamışlar ve bilahare papa olan John Paul II de bu uçan veya yüzen üniversitelerin tedrisatından geçmiştir. Eğitim ve üniversite eğitimi hakkını savunmak için mücadele sırasında birçok Leh veya Polonyalı hayatını kaybetmiştir. 1989 yılında komunizmin çökmesi ve göçmesiyle birlikte yine örgün eğitime geçilmiş ve bu süreçte yaklaşık olarak 500 civarında kolej ve üniversite faaliyete geçmiştir. Bu uçan üniversitenin tarihçesini yazanlardan birisi Ümit Şimşek olmuştur ve konuyu ‘Uçan Üniversite’ diye kitaplaştırmıştır.
Celvetiler gibi gezgin davetçilik yapan Tebliğ Cemaati ile kurucusu Muhammed İlyas Kandahlevi de seyyar üniversite tarzını geliştirmiştir. Tebliğ Cemaati yaygın irşat ve eğitim faaliyetlerinde bulunmaktadır. Cemaatin tarihçesini en iyi bilenlerden birisi olan Ebu’l Hasan en Nedevi, Muhammed İlyas Kandahlevi ve Davutunu iİe’llah (Büyük Davetçi ve Şeyh Muhammed İlyas Kandahlevi ve Allah’a Daveti) adlı eserde Miwati köylülerinin tarımla ilgili yoğun meşgaleleri nedeniyle dini tahsillerini tam olarak yapamadıklarını dile getirilir. Bunu telafi için de bir formül geliştirir. Muhammed İlyas Kahdahlevi bir formül arar ve içtima ve Tefriğ-i vakt yöntemleriyle yaygın bir eğitim faaliyeti yürütür.
Ebu’l Hasan en Nedevi bu yaygın eğitim türüne gezgin okullar/medreseler ya da seyyar mektepler adını verir (el medaris el mütenakkile). Amaç vatan sathını mektep, milleti de öğrenci yapmaktır. Ülkeler ancak böyle kalkınır ve insanlık ancak böyle gelişir.
Sayin Yazarin makalelerini takip ediyoruz, genis bilgi dagarcigindan bizleri de faydalandiriyor. Allah swt razi olsun; ilmini arttirsin, omrunu saglikli ve bereketli eylesin inshaAllah.
Sydney de ikamet ediyoruz. Covid kapanmalarinda cok yanlis uygulamalar yaptilar. Evimizden 5km disari cikamiyorduk, boyle bir zulm, Rabbim tekrar firsat vermesin. Cocuklar da uzaktan egitim gorduler ki tabir yerindeyse palavra isler. Bu kurallardan bunalan veliler homeschooling evde egitim yontemlerini arastirir oldular. Bu da seyyar egitim gibi; buralara seyyar egitim geldi Ustad! Ilginc olan muslumanlar bu ise hic ilgili degiller, cogunluk hangi marka arabaya binecegiz derdinde, gayri muslumler bu konuya ilgil gosteriyorlar. Bu kapanmalara kisin basvururlarsa biz de evde egitime baslayacagiz. Devlet Aileden daha iyi egitecek diye bir durum yok. Hatta Turkiye de egitim Kemalizm saplantisi ile korkunc bir halde. Tarihini bilmeyen nesiller mensei belli olmayan birine tapar oldular. Buradakiler daha da azgin bazilarinin kollarinda goguslerinde Ataturk dogmesi var, Astagfurullah! Allah swt cocuklarimizi iman ehli olarak yetistirmeyi nasip eylesin insha Allah!
Ben de Arapça öğretmeniyim. Geçen yıl uzaktan eğitim de derse girip ciddiye alanlar çok da güzel başarı gösterdiler. Girmeyenler hep bir bahane ürettiler.