Özlü sözlere ve hikmete havi olan divanında Bediüzzaman Hamedani kestirmeden çokların meramına tercüman olan bir kıt’a söyler.
Seta’lemu hine yenceli’l gübaru: E feresun tahteke em himaru?
Toz duman dağılınca altındakinin at mı, eşek mi olduğunu görürsün, anlarsın!
İkinci Bin Yılın Yenileyicisi sıfatıyla anılan İmam Rabbani de Mektubat adlı eserinde sık sık bu kıtaya başvurur ve atıfta bulunur. Bu kıtanın söylenme nedeni hakkında şunlar dile getirilir: Mahallenin ya da yörenin atları tükenmiş ya da azalmıştır. Bu durumda süslü eğerler kuşanmak eşeklerin payına düşmüştür. Eşekler süslü eğerlere binseler, varis olsalar da sonuç itibarıyla savaşta atlar gibi yararlılık gösteremez, hareket edemezler ve şahlanamazlar. Süslü eğerlerin kimin hakkı olduğu savaş meydanlarında belli olur. Bundan dolayı da savaş meydanı dağıldığında savaşçının altındaki bineğin mahiyeti anlaşılır. At mıdır eşek midir, ortaya çıkar. At kılığına girmiş eşek er meydanında dökülür, tökezler. Eğerini eşeğe kaptırsa da, kaybetse de atın kıymeti er ya da geç ortaya çıkar. At adeta altın gibidir. Çamura düşmekle altın değerinden bir şey kaybetmez.
Ateşten kelimeler üzerinden bir atışma İsrail Parlamentosu çatısı altında (Knesset) yürütülmüştür. Ya da parlamento çatısının altı kelimelerin savaşına sahne olmuş, tanıklık etmiştir.
Bu yöndeki bazı Arap şiirlerini atıfta bulunan Arap asıllı parlamenter Ahmet Tıbi süslü eğerler kuşanmış olan İsrailli askerlerin veya İsrail toplumunun er meydanında tökezlediğini, at değil eşek çıktığını ima etmiştir. İsrail ordusu ve teçhizatının anlatılmakla bitirilemeyen efsanesi hareketli, debelenen kum yığınları arasında kaybolmuştur. Ahmet Tıbi, Hemedani’nin bu yönde bilinen şiiri yerine bu yönde aynı anlamı terennüm eden modern şiirlere başvurmuştur. Kul lilhamiri in talet maalifuha len tesbike’lhayle fi rekdi’l meyadin. Eşeklere söyleyin ki, ne kadar alaf, yem tüketirlerse tüketsinler meydan koşusunda atları geçemezler. Ahmet Tıbi Suudi Arabistanlı şair Muhammed İbrahim Süveylim’den alıntıladığı bu dize nedeniyle iki haftalık süre ile Parlamento çatısı altından uzaklaştırma cezası almıştır. Bu sözleri, dizeleri Gazze’ye karşı nükleer silahlar kullanalım diyen aşırı sağ vekilleri veya bakanları hedef almış ve onlara ithaf etmiştir.
Kısaca, eğerleri ister altından olsun, isterse alafın ve yulafın en iyisini yesinler er meydanında eşeklerin atları geçtiği vaki olmamıştır. Bu dizeyi okuması üzerine İsrailli bayan vekil Tali Gottlieb ‘bu adam bizimle alay ediyor, dalga geçiyor’ diye tepki göstermiştir. Bunun üzerine şiirlerden duruma göre yeni seçkiler yapan, tanıklar getiren Ahmet Et Tıbi başka bir şair olan Ahmet Matar’ın tanıklığını da ihmal etmemiştir. Ahmet Matar dile gelip şöyle demiştir:
Eşeklere de ki, sesleri ne kadar gür çıkarsa çıksın, yükselirse yükselsin, eşek anırmaları asla kartalların kanatlarına zarar veremez!
Ahmet Tıbi İsrail’e ithaf ettiği bu şiir demet ve buketinden sonra şunları söylemiştir. Bu haksız ve adalet dışı karar karşısında gerilemem söz konusu olamaz. Esnemeden sözlerimin arkasında duruyorum. Savaş, tahribat ve aşırı sağa karşı duruşum değişmeyecektir.
Bir Arap atasözü ile birlikte meramımıza son noktayı koyalım: Köpeklerin havlaması/uluması bulutlara zarar vermez! Bizde de şöyle derler: İt ürür kervan yürür.
Mustafa Özcan