Malum olduğu üzere, 20-27 Aralık arasındaki hafta İstiklâl Marşı şairimiz “Mehmet Âkif Ersoy’u Anma Haftası” olarak değerlendirilmekte, hafta boyunca başta okullarımız olmak üzere resmi – özel pek çok kurum ve kuruluş tarafından Mehmet Âkif’le ilgili söyleşiler, konferanslar, paneller, sergiler, şiir dinletileri, konserler, müze ziyaretleri, mevlid programları, yarışmalar düzenlenerek film ve belgesel gösterimleri yapılmaktadır.
İstiklâl Marşı şairimiz; bu ilgiyi elbette fazlasıyla hak ediyor. Çünkü o, “Allah, bir daha bu millete İstiklâl Marşı yazdırmasın!” dediği İstiklâl Marşı ile gönüllerimizde taht kurmuştur. Bu söz, İstiklâl Marşı’nın yazıldığı dönemde yaşanan acıların büyüklüğünü belirten ve şahit olduğu o acıların bir daha yaşanmamasını temenni eden bir sözdür.
Hayatını vatanı ve milleti için sarf eden, başarısını İstiklâl Marşı ile taçlandıran Âkif’in edebiyat sahasındaki gelişiminde pek çok etken söz konusudur. En önemli etken ise onun çocukluğundan itibaren kuvvetli bir “okuma” alışkanlığına sahip olmasıdır. O, iyi bir okuyucu olmanın yanında iyi bir gözlemcidir. Aynı zamanda araştırmacıdır. Duygu, düşünce ve hayalleri yerli yerindedir. Çözümleme ve yorumlamaları güçlüdür.
Okumak; bilgiye, öğrenmeye, kültüre, yeni ufuklara yol almaktır. Okuyan insan, aydınlanan ve aydınlatacak olan insandır. Okuma, gözlem ve düşünceyle birleştiğinde duygu, düşünce ve hayal gücü zenginleşir. Yazmak için çok okumaya ihtiyaç vardır.
Bütün bunların bilincinde olan Mehmet Âkif, çok okuyan yazarlarımızdandır. Okumadığı gün yoktur. Okumakla kalmamış, aynı zamanda okutmuştur. Bir taraftan şiir ve nesir alanında tanınmış yazarların kitaplarını okurken özellikle Arap, Fars ve Fransız edebiyatına mensup pek çok yazarın eserlerini orijinallerinden okumuştur.
Yarımay mecmuasında isimsiz olarak yayımlanan bir yazıda Âkif’in çok okuduğu, okuduklarından da sanat olarak etkilendiği şöyle ifade edilmektedir:
“Akif, Arap şairlerinden İbnü’l-Farabi’yi, Türklerden Fuzulî’yi, İranlılardan Sâdî’yi, Fransızlardan Lamartine’i severdi. Bunlardan gizli veya açık müteessir olmuştur (etkilenmiştir), denilebilir. Fakat şurası muhakkaktır ki Âkif, Türk nazmını aruz vezniyle herkesten ve her büyük şairden daha selis (akıcı) bir dereceye yükseltmiştir.”[1]
Mehmet Âkif, iyi bir gözlemci ve araştırmacıydı. Bir taraftan mesleğini icra ederken bir taraftan da bol bol okuyup kültürel değerleri araştırmaktan geri kalmamıştır:
“Âkif’in Baytar Müdür Muavinliğindeki vazifesi Nezâret Merkezinde idi. Fakat o; üç, dört sene kadar Rumeli, Anadolu ve Suriye’de sâri (bulaşıcı) hayvan hastalıklarıyla mücadeleye memur edildiği gibi Umumî Harpte de Almanya’ya gönderilmiştir. Edirne mebus-ı muhteremi Şeref Aykut, Üstad’ın Edirne’de çalıştığı zamanları şöyle anlatıyor: Benim hurde (küçük) bir beygirim vardı. Âkif, bunun üzerine meşhur kıl heybesini atarak üstüne biner, köy köy gezerdi ve Türk köylerinden topladığı bin bir destanı içli ve duygulu gönlünden taşarak anlatırdı.”[2]
En büyük zevki okumak ve okumaktı. Mahir İz, onun bu konudaki istekli çalışmalarını şöyle anlatır: “Benim duyguma göre onun en büyük zevki okumak ve yazmak idi. Ankara’da ikamet ettiği Taceddin Dergâhı’nda, şimdi Washington sefiri Münir Bey’e Hafız Divanı’nı okutuyordu. Ondan evveli on yedi kişiye daha Hafız Divanı’nı okutmuş. Kendisi âdeta Hafız’ın hafızı idi. Bir gece derste tesadüfen bulundum. Elinde kitap yoktu. Birinci mısraı okunan beytin ikinci mısraını ezberden okuyup beyti tamamlıyordu. Bana Harâbat’tan bazı müntehab (seçilmiş) parçalarla Sadi’nin Bostan’ını ve Şems-i Mağribî Divanı’nı okuttu. Birazda Fransızca okuduk.”[3]
Okuma ve okutma konusunda zaman sınırı tanımazdı. Mahir İz, bu konuyu da şu hatırası ile aktarır: “Ankara’da her sabah bize uğrar, bir saat kadar okurduk. Bu müddet zarfında malayani (boş) ve afaki (gelişigüzel) sözler söylemez, dinler, icap ederse anlatırdı. Sonra Karesi (Balıkesir) mebusları Basri Bey ve Abdulgafur Efendi ile buluşur, onlara da Muallakât okuturdu. Boş zamanlarında Âsım’ı ikmal ile meşgul olur, ondan sonra Meclis’e giderdi.”[4]
Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki, -aktardığımız hatırlardan da anlaşılacağı üzere- İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un edebiyat ve şiir sahasındaki başarısı, tamamıyla çok okumasına bağlıdır.
Kaynak: Hakkın Sesi Mehmet Âkif, Mustafa Uslu, Erkam Yayınları
Mustafa USLU
[1] H. B. Çantay, Âkifnâme, s. 337
[2] H. B. Çantay, Âkifnâme, s. 21
[3] M. İz, Üstadım Mehmed Âkif, s. 22
[4] M. İz, Üstadım Mehmed Âkif, s. 23