Okullar üç aylığına kapandı ve milyonlarca öğrenci için yaz tatili başladı. Son zamanlarda tatiller başlamadan önce gerek eğitimciler gerek eğitim bürokratları oldukça anlamlı, eğitimle dopdolu uyarılar ve öneriler dile getiriyorlar. Bakanlık tatillerde yapılacaklar listeleri yayınlıyor, eğitimciler ve akademisyenler sosyal medyadan pek yaratıcı, pek eğitici önerileri duyuruyorlar. Sanki herkes, okulun trajik ve zararlı etkilerini aile ortamında, okulun dışında tedavi etmek ister gibidir.
İtiraf edilmeli ki oldukça etkileyici ve eğitim bakımından olabildiğince anlamlı öneriler bunlar. Dahasını da söyleyebiliriz; bu öneriler nerdeyse olması gerektiği biçimiyle, tabiri caiz ise organik bir eğitime yakışan şeyler. Bu böyle ise aynı zamanda aksini de belirliyor demektir yani okullarda yürütülen eğitim-öğretimin organiklikten ne derece uzak olduğunu. Sanki şöyle bir tavır var gibidir, “mecburen okullar olmalı, oraya hapsetmeliyiz öğretimi ama neyse ki Allah’tan tatiller var, en azından tatillerde eğitim ile meşgul olabilir aileler”. Testlere hazırlıktan ibaret bir okul öğretimi sürecinin bilincinde olarak “eğitim”in ailelere havale edilmiş olması gerçekten anlamlı ve önemli bir gelişmedir aslına bakılırsa. Bu pencereden bakıldığında birçoklarının savunduğunun aksine daha çok tatil olsa daha iyi olacağını bile söyleyebiliriz.
Elbette okullarda eskiye nazaran bu önerilerdekine benzer faaliyetler daha fazla yer alıyor ancak devede kulak misali bunlar ve öğretim sürecinin zararlı yapısı da kendini korumaya devam ediyor. Lamı cimi sürdürmenin anlamı yok, okullardaki eğitimin yegane amacı üst okullara geçişte gerekli testlere hazırlıktan ibarettir. Bunun farkında olmak önemlidir. Resmen ilan etmeliyiz ki “test öğretimi okulun, eğitim ailenin işidir” artık. Elbette burada önemli ve kaçınılmaz bir sorun daha var. Her ailenin çocuklarıyla birlikte bu önerileri yerine getirebilecekleri bir hayat tarzı, alışkanlığı hatta kabiliyeti olmayabilir. Kaldı ki bu organik eğitim önerilerinin nihayetinde çocukların sağlıklı ve adam akıllı bir yaz tatili geçirmeleri anlamına geldiği göz önünde bulundurulduğunda bu süreçte ailenin sosyo-ekonomik seviyesinin de belirleyici olacağı açıktır. Okul öğretimindeki eşitsizlik tatillerdeki eğitimde de geçerlidir bu durumda.
Belki de okullarda testlere hazırlıktan bütünüyle vazgeçip tatillerdeki eğitimi okullara taşımalıyız. Okulu bu yönde dönüştürmeliyiz. Aynı zamanda ailelerin sözünü ettiğimiz organik eğitim sürecine aktif katılımları için ekonomik olarak da desteklenmeleri gerekmektedir. Geçim derdine düşmüş ailelerin zengin bir içeriğe sahip eğitici faaliyetlerle dolu bir yaz tatili geçirmeyi düşünmeleri bile zordur. Eğitim odaklı bir hayat tarzının desteklenmesi için de yapılabilecek şeyler vardır. Ailelerin bu kapsamdaki kabiliyet ve imkanlarının desteklenmesi ve geliştirilmesi eğitime yapılacak en anlamlı yatırım olacaktır.
Özellike formal okul eğitimi ile ilgili kısımlarını dikkatle ve eğlenerek izlediğim bir çizgi dizi var; The Simpsons. 30 yılı aşkındır devam eden bu dizinin başlangıç bölümünde her defasına haylaz bir öğrenci olan Bart Simpson’ın tahtaya yazmak zorunda olduğu bir ceza ifadesi yer alır, cezaların anlamsızlığına işaret etmek üzere. Okulun yapısı, işleyişi, yönetici ve öğretmenlerin tavırları hakkında pek hoş eleştiriler bulunur bu dizide. Daha ikinci bölümünde yer alan bir kısım bizim bugün okullarda yaşadığımız problemler hakkında çok şey söylüyor. Sınıfta ilkokul öğrencilerine bir zeka testi uygulamak üzere kağıtları dağıtan öğretmen Bayan Krabappel şöyle diyor bir yandan da; “Endişelenmeyin çocuklar, bu testin notlarınıza bir etkisi olmayacak, sadece gelecekteki sosyal statünüzü ve finansal başarınızı etkileyecek”. Bu itiraf bizim eğitim sistemimizin ruhunu da yansıtmaktadır. Okul ve diploma sosyal statü ve finansal başarı yarışının parçasıdır. İnsan yetiştirme kaygısının ve eğitimin bu yarışta yeri yoktur. Müze gezeni, yıldızları seyredeni, kitap okuyanı gerektirmez bu yarış.
Çare, yaz tatilinde ailelerin yapmasını istediğimiz şeylerin yapıldığı bir okul kurabilmektir, olabildiğince yani; testlerin adının bile anılmayacağı anlamlı bir değerlendirme süreci, rekabete dayanmayan birlikte öğrenmeyi ve gelişmeyi esas alan bir eğitim-öğretim işleyişi.
Meselelerin, problemlerin olduğu her durumda çareler de vardır. Ancak bu çarelerin ya yapılması güçtür ya da bu çareleri tercih etmek güçtür. Bütün zararlarına rağmen bu eğitim ve okul anlayışının varlığını sürdürmesinin nedeni sadece alternatifinin olmadığına bizi inandırmış olması değildir, esas neden bu rekabet ve yarıştan, sıralamaktan ve elemekten tuhaf bir zevk alıyor oluşumuzdur. Belki de bu yüzden eğitimi değiştirmek istiyorsak önce kendimizi değiştirmeliyiz.
Tatil başladığına ve okuldan uzak olduğumuza göre değişmek için fırsatımız var demektir.