İyi bir eğitimci bahçesinde rengârenk çiçekler yetiştiren bir bahçıvandır. Gerçek öğretmen gülleri severken eline batan dikenden şikâyet etmez, çünkü o dikenlere değil, çiçeklere hizmet ettiğini bilir. Öğretmenin gönlü dikensiz gül bahçesidir.
Öğretmen sadece okulda değil bulunduğu her yerde eğitimin içinde olmalı, eğitimi düşünmeli ve konuşmalıdır. Genelde meslektaşlarım okul dışında eğitim üzerinde konuşmayı pek sevmezler. Gerçi bazıları okulda da konuşmayı sevmezler. Öğretmen odasında eğitimden, öğrenciden daha çok spor, hangi markette hangi mal daha ucuz, döviz, ev ve araba fiyatları konuşulur. Evet bunlar hayali şeyler değil yaşananlardır. Meslektaşlarımla bir araya geldiğimde parmak sayısı insanla eğitimi konuşuruz. Öğretmen bulunduğu her yerde eğitim üzerine kafa yormalıdır. Problemlerin çözümü önce beyinlerde başlar. Atalarımız; “Dile gelmeyen ele gelmez.” diyor.
İyi bir eğitimci tüm sevgisini öğrencisine verir, onlara yararlı olmak için elinden gelenin fazlasını yapar, dersini zevkli hale getirmek için güzel ve etkili konuşur. Mesleğin sırrı başarının anahtarı sorusuna işte güzel bir cevap.“Öğrenciye kendinizi sevdirin, kendinizi sevdiremezseniz, dersinizi de sevdiremezsiniz. Kalbine giremediğiniz öğrencinizin kafasına da giremezsiniz.”
Sevgi öyle bir sözcük ki, ölçülemeyen çok güzel bir duygudur. Sevgi insanlara inanılmaz fedakârlıklar yaptırır. Seven sevdiğine zaman ayırır, onunla ilgilenir, sevgi sihirli duygunun özüdür. Sevgi asla karşılıksız kalmaz. Siz öğrencinizi severseniz o da sizi sever, fedakârlıklar karşılıklıdır. İşini ve öğrencilerini seven bir öğretmenin başarısız olmasını düşünemiyorum. Başarı mutluluk getirir. İnsan sevdiği işten de mutluluk duyar, sevdiğiniz öğrencilerle birlikte olmak size büyük bir mutluluk verir. Kalpten kalbe yol vardır derler. Kalpler arasında sevgi köprüleri kurulursa, birbirini seven insanlar yorgunluk çekmez, sıkıntılar karşısında yılmadan mücadele ederler. Hedefi büyük olan insanlar bu uğurda çalışırken, çalışmalarını zevkle sürdürerek iç dünyalarını huzurlu hale getirirler.
Mutluluk, mutluluk ruhun gülümsemesidir. İyilik yapmayı sevenler asil ruhlu insanlardır. Ruhunu huzura kavuşturmak isteyen hiç durmasın bol bol iyilik yapsın. Sosyolojinin kurucusu İbn-i Haldun; Şiddet, dayak, sert davranmanın zararlarını şöyle sıralıyor: “Öğrencinin ruh ve yaratılışına baskı yapar, çalışma neşesini, iş ve çalışma sevgisini yok eder, tembelleştirir, yalan ve kötülüğe yöneltir, güzel karakter duygusundan uzaklaştırır, düşündüğünün tersini söyler, güzel davranış kazanmaktan kaçar.”
Öğretmenlik çok özen gösterilmesi gereken bir meslektir. Kültürümüzde öğretmenlik, peygamberlik mesleği olarak bilinir. Bilgi değerli olduğuna göre, bunu öğreten kişinin de çok değerli olması gerekmez mi? Öğretmen güzel bir örnek, iyi bir model, saygın bir kişilik ve önemli bir insandır. En fazla saygıya lâyık kişi öğretmenler olmalıdır.
Öğretmenin bilgili olması, mesleğini iyi bilmesinin yanında içinde yaşadığı toplumun değerlerini bilmesi, tecrübesi ve kişiliği de önemlidir. Öğretmen kendini çok iyi yetiştirmelidir, bu meslek hata kabul etmez. Yapacağımız bir hatanın sadece öğrenciyi değil, ailesini, toplumu, hatta ülkeyi etkileyebileceğini unutmayalım.
Öğretmen bulunduğu çevrede bir önder, planlayıcı, problem çözücü, teşvik edici, bütünleştirici ve kaynaştırıcı olmak zorundadır. Çünkü yeni nesillerin verimli, yapıcı ve üretici özelliklere sahip, ülkesine karşı görev ve sorumluluklarının bilincine varmış vatandaşlar olarak yetiştirilmelerinden öğretmenler sorumludur. Okullar sadece bilgi depolayan yer olmaktan çıkarılıp, bilginin üretildiği, yorumlandığı, yeni bakış açılarının kazandırıldığı, yeni hedeflerin belirlendiği yerler olmak zorundadır.