2023-2024 öğretim yılı birinci döneminde Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün koordinesiyle tüm illerde gerçekleştirilmesi planlanan “Türkiye Yüzyılı Din Öğretimi Çalıştayı” eğitim camiasında ciddi bir hareketliliğe yol açtı.
Anadolu’nun değişik şehirlerinden arayan eğitimci arkadaşlarımız bir taraftan kendi düşünce ve fikirlerini metne dökmeye çalışırken diğer taraftan alanda/mutfakta çalışan deneyimli eğitimcilerin düşünce ve fikirlerinden yararlanmaya çalışarak çalıştaylara hazırlık yaptılar.
Her ne kadar çalıştay, ‘din öğretimi’ konusuyla sınırlı olsa da eğitim-öğretimde yaşanan sorunlar büyük oranda birbiriyle çakışmakta, ortak ve temel sorunlar bir aysberg gibi ortada durmaktadır. Mesleğini icra ederken bu sorunları kendisine dert edinen, karşılaştığı sorunları çözmeye çalışan, daha verimli ve faydalı olmak için kafa patlatan eğitimcilerimizin varlığı umutlarımızı yeşertiyor.
Bu niteliklerle mücehhez eğitimci dostlarımızdan biri Mustafa ŞIVGIN. 35 yıldır öğretmenliğini yaptığı din kültürü ve ahlak bilgisi dersine ilişkin önerisini şöyle sıralıyor: Öğrencilerin milli ve manevi değerlere bağlı vatanını ve milletini seven bireyler olarak yetiştirilmesine katkı sağlamak açısından lise müfredatının güncellenmesi, konu yoğunluğunun azaltılması, deizm, ateizm vb. akımların zararlarına dikkat çeken konuların eklenerek öğrencilerin gündeminde olan hususlara değinilmesine özen gösterilmesi gerekmektedir.
Öğretmenlerin mesleki gelişimleri kapsamında; ateizm, deizm, satanizm, LGBT ve benzeri akımlar konusunda seminerler düzenlenmeli, bu akımların toplumu ifsat edici görüşlerinin dinî, fikrî ve ilmî planda çürütülmesine yönelik bilgi ve yöntemlerin neler olabileceği konusunda çalışmalar yürütülmelidir. Aynı zamanda mesleki gelişime katkı sağlayacak dergi ve broşürler bastırılarak gündem oluşturan sorunların aşılmasına yönelik çalışma yürütecek bir platform oluşturulmalıdır.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Peygamberimizin Hayatı, Temel Dini Bilgiler, Ahlak ve Değerler Eğitimi gibi derslerde işlenen konulara ilişkin harita, afiş, broşür, görsel ve diğer materyallerin eksikliği hissedilmektedir. Peygamberimizin Hayatı dersi için İslam Tarihi haritası/atlası bastırılıp okullara dağıtılmalı; namaz, oruç, hac ve zekât ibadetlerine ilişkin afiş ve posterler ile diğer görsel materyallerin sağlayacağı kazanımlar ihmal edilmemelidir.
Öğrencilerin kültür ve medeniyetimizin birikimlerine yönelik farkındalıklarını artırmak için okullar bünyesinde açılacak kurslarda gelenekli sanatlarımızdan hat, tezhip, ebru, minyatür vb. sanatlara ilgi duyan ve yeteneği olan öğrenciler tespit edilerek bu sanatların uzmanları tarafından teorik ve pratik etkinlikler yapılması sağlanmalıdır. Ayrıca bu sanatlara ve gerçekleştirilen etkinliklere ilişkin okul dergileri çıkarılmalıdır.
Öğrencilere milli, manevi ve kültürel değerler konusunda bilinç kazandırmak ve bu değerleri yaşatmak ve yaygınlaştırmak amacıyla, her bir değer alanında temayüz emiş öncü şahsiyetlerin hayat hikâyelerinden öğrencilere rehberlik edebilecek bölümlerin ders konuları arasına serpiştirilmesi; bakanlıkça bu konularla ilgili yazılı ve görsel ilgi çekici materyaller hazırlanması; ayrıca ödüllü yarışmalar düzenlenmesi faydalı olacaktır.
Din kültürü ve ahlak bilgisi ile birlikte Türkçe, edebiyat, tarih, coğrafya, felsefe, vb. sosyal içerikli dersler kapsamında etkinlik ayları ya da haftaları oluşturulmalı, öğrencilerde millî, manevî ve kültürel bilinç oluşturacak bölge ve mekânlar ile somut kültürel miras ögelerine gezi ve ziyaretler planlanmalı, yine aynı amaca yönelik okuma etkinlikleri ve ödüllü yarışmalar düzenlenmelidir.
Bir başka eğitimci dostumuz tarih öğretmeni Yusuf Ziya BAŞBAY’ın, sözel alandaki dersler kapsamında dile getirdiği dikkat çekici önerisi ise şu şekildedir: Milli Eğitim Bakanlığınca ÖSYM ile işbirliği yapılarak, üniversite sınavında Türk dili ve edebiyatı, inkılap tarihi, dil ve anlatım, tarih, din kültürü ve ahlak bilgisi ve felsefe grubundan oluşan sözel alandaki dersler için sınav sorularının hazırlanmasında esas alınacak metinlerin seçileceği eserler belirlenmeli ve listeleri yayınlanmalıdır. Her bir ders için makul sayıda eser belirlenmek suretiyle oluşturulacak listeler, ihtiyaç duyulduğunda güncellenerek her yıl duyurulmalıdır.
Örneğin, Türkçe ve edebiyat alanında belirlenecek edebi, kültürel ve tarihi nitelikli eserler içinden seçilecek metinler cümlenin öğeleri, eserin ana fikri, anlatım yöntemleri vb. tarzdaki her türlü sorunun hazırlanmasında kullanılabilir. Soru bankası ya da sınav havuzunu oluşturan eserlerin öğrencilere listeler halinde duyurulması halinde onların bu kitapları okumayı bir yük olarak değil, üniversite sınavına hazırlanmanın bir yolu olarak görmeleri sağlanmış olacaktır. Ayrıca en önemlisi, Türkçe ve edebiyat alanında üniversite hazırlık kitapları yayınlayanların da sorularını hazırlarken belirlenen bu kitaplardan yararlanmaları zorunlu hale gelecektir. Böylece belirlenmiş eserler öğrencilerin gündemine girecek ve öğrenciler bu eserleri bir şekilde okuyacaklardır. En azından öğrenciler test kitaplarından soru çözerken bu eserlere aşina olacaklardır. Aynı uygulama, ortaokullar için LGS’de (lise giriş sınavlarında) da gerçekleştirilebilir.
Şüphesiz öğrencilerin en çok okudukları ve haşır-neşir oldukları materyaller test kitaplarıdır. Genellikle bu kitapların dilinin bozuk olduğu, aceleye getirilmek suretiyle ve ticari kaygılarla metinlerinin çoğunlukla sağdan-soldan çırpmayla temin edildiği müşahede edilmektedir. Sadece sınavlara hazırlık için basılan test kitaplarının dilini düzeltmek amacıyla dahi bu projenin çok yararlı olacağı öngörülebilir.
Türkçe ve edebiyat alanından verilen bu örneği din kültürü, felsefe grubu ve tarih derslerine de çok rahat uyarlamak mümkündür. Tamamı olmasa bile en azından sınav sorularının yarısının, listesi verilen eserlerden hazırlanacağını duyurmak ve bunu uygulamak bile sınav hazırlığındaki öğrencileri kitapla buluşturabilir.
Eğitim sisteminin ezbercilikten kurtarılmasına; öğrencileri milli, manevi, insanî, kültürel değer ve ülkülerle şekillenecek hayata yolculuk yapmalarına katkı sağlayacak bu tür uygulamalara ivedilikle ihtiyaç duyulmaktadır. Anadolu’da yapılacak kısa süreli bir seyahatte dahi bu yöndeki talep ve çığlıkları duymak mümkündür.
Aklın yolu birdir. Teoride kalmayan bu pratik önerilerin uygulanabilirliği ve hayata geçirilmesi halinde olumlu sonuçlar alınabileceği, daha okurken hissedilmektedir.
Dr. Hasan YILDIZ