eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
26°C
Ankara
26°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Hafif Yağmurlu
28°C
Pazartesi Çok Bulutlu
30°C
Salı Parçalı Bulutlu
29°C
Çarşamba Az Bulutlu
29°C

Müziğin Şifası II

“İman edip iyi işler yapanlara gelince onlar cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.”  Rum 30-15

 Bu ayeti kerimedeki nimetleri müfessirler “güzel nağme, hoş ses” olarak tefsir edip Cennet ehlinin orada hoş nağmeler dinleyeceği şeklinde yorumlamışlardır. Müziği oluşturan iki unsur ses ve ritim Yüce Yaratıcı tarafından insan ruhuna yerleştirilmiştir. Bu nedenle insan, yaratılışındaki ritmik özellikten kopamaz. İbni Sina “Tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri hastanın aklî ve ruhi güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, en iyi müziği dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.” der. Bunu bilen atalarımız asırlar öncesinde müziği bir şifa yöntemi olarak kullanmaya başlamışlardı.

Meşhur gezginimiz Evliya Çelebi “Seyahatname”sinde Yıldırım Bayezit tarafından Bursa’da kurulan ilk hastane olan Yıldırım Darüşşifası hakkında şunları yazar: “Duacısı olduğumuz merhum Bayezid-i Vakıfnamesi’nde hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve sevdalıların derdini azaltması için on adet şarkıcı, biri neyzen, biri kemancı, biri kuramcı, biri santurcu, biri udi olup haftada üç kere gelip hastalara ve beyinsel özürlülere musiki faslı verirlermiş.” Fetihten hemen sonra Sultan II. Mehmet tarafından İstanbul’da açılan Fatih Darüşşifası’nın bîmarhane bölümünde, oğlu II. Bayezid tarafından yaptırılan Edirne Darüşşifası’nda, ondan 400 yıl önce Selçuklu Sultanı Nureddin Zengi tarafından Şam’da kurulan Nureddin Hastanesi’nde, Kayseri’de Gevher Nesibe Şifahanesi’nde müzik aletleriyle güzel melodiler eşliğinde şifa yöntemleri uygulanıyordu. Sadece psikolojik rahatsızlıklara değil, ölüm gerçeğiyle yüzleşince yas sürecini atlatmakta da müziğin etkili bir yöntem olduğunu bu satırların yazarı yaşayarak görmüştür. Herkesin şifası farklıdır elbet ama günümüz insanı hayat koşuşturması, güvenecek kimseyi bulup sosyalleşememesi, betonlar arasında yaşamını geçirmesi gibi nedenlerle ruhsal sıkıntılar yaşamaktadır. Oysa güzel bir manzarayı seyretmek, hoş bir nağmeyi dinlemek insanın toplumsal, duygusal, ruhsal ihtiyaçlarını karşılar. Ayrıca güzel melodi yalnız insanları değil hayvanları ve bitkileri de etkiler. 13. yy. âlimlerinden Safiyüddin Urmevî’den öğrendiğimize göre Bağdat halifesi “Musiki hayvanlara tesir eder mi?” diye sorunca bir şeyh, “Emir buyurun bir deve getirsinler ve kırk gün o deveyi aç bırakıp hapsetsinler.” der. Hapsedilen deve kırk gün sonra serbest bırakılınca zincirini kopararak suya koşar. O anda güzel bir musiki teganniye başlayınca deve suyu bırakıp müziğe yönelir, sonra gözlerinden yaş akarak enstrüman çalan şeyhin önüne gelip yakından dinler. Mecliste bulunanlar bu durumu hayretle izler, halife de şeyhe çokça ihsanda bulunur. 

Kaynaklardan Osmanlı saray hekimlerinin tavsiyesiyle padişah çocuklarının beşiklerinde müzikle uyutulduğunu öğreniyoruz. Hekimler, bebek uyanınca kulağına gelen latif sesle huyunun yumuşak olacağını, sakinleşeceğini bu çocuğun büyüyünce de adalet ve istikamet üzere olacağını söylerler.

17. yy.da yaşamış Osmanlı şair hekimlerinden Şuuri Hasan Efendi makamların hangi hastalıklara şifa olacağını şu şekilde sınıflandırmıştır:

Rast makamı: Felç illetine devadır

Isfahan Makamı: Zihni açar, zekayı artırır, anıları tazeler

Zirefkend makamı. Sırt ve mafsal ağrılarına, kulunca iyi gelir.

Rehavi makamı: Baş ağrısına ve hafakana deva olur.

Neva makamı: Kadın hastalıklarına iyi gelir.

Hüseyni makamı: Kalp, karaciğer, mide ve sıtma hastalıklarına faydalıdır.

Rast ve rehavi makamları seher vakti; hüseyni makamı sabah vakti, ırak makamı kuşluk vakti, nihavent makamı öğlen, hicaz iki ezan arası, buselik ikindi vakti, uşşak gün batımında, zengule gurub vaktinden sonra, zirefkend gece yarısından sonra etkilidir. 

Gazi Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada kronik ağrılı hastalara iki buçuk saat Türk müziği dinletiliyor. Seans öncesi ve sonrası alınan kanda stres hormonlarından kaynaklanan ağrının tek seansta yüzde 40 oranında düştüğü tespit ediliyor. 

İçinde bulunduğumuz mübarek ayda geceyi bölen güm güm davul sesi gibi uzaktan bile hoş gelmeyen bir musiki değil tabii ki bahsettiğimiz. Huzur veren, ruh okşayıcı nağmeler. Kimsenin uyanmak için davula ihtiyacının olmadığı çağımızda geleneği devam ettirmekse amaç usulünce olması dileğiyle eski ramazan davulcularını anarak onların bir manisiyle sonlandıralım yazıyı.

“İşte geldim kapınıza

Selam verdim hepinize

Selamımı almazsanız

Günahım hep boynunuza”

Kaynakça:

Yalçın Gökhan; Haşim Bey Mecmuası Birinci Bölüm Edvar, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları

Güvenç Oruç Rahmi; “Türk Müzikterapi Geleneği”, Yeni Türkiye Türk Musikisi Özel Sayısı

Güvenç Oruç Rahmi; “Türk Müzik ve Hareket Terapisi”, Yeni Türkiye Türk Musikisi

https://www.behance.net/gallery/121965097/MUSK-SERS-MNYATUER-CALISMALARI?locale=tr_TR

https://kuran.diyanet.gov.tr

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.