Çanakkale destanı savaşa giden talebelerle anılmış ve birkaç yıl Galatasaray gibi okullar ve Daru’l Funun mezun verememiştir. Okula gidecek gençler de cepheye sevk edilmiştir. Çanakkale’nin çağdaş bir numunesi olan Gazze’de ise öğretmenler ve talebeler gelişigüzel bazen de sistematik ve planlı bir biçimde katliamlara maruz kalmışlardır.
Filistin Merkez İstatistik Bürosu’nın raporuna göre, 7 Ekim’den 11 Kasım’a (2023) kadar olan zaman aralığında, diliminde Gazze Şeridi’ndeki okullara kayıtlı 3 bin 117 öğrenci İsrail tarafından öldürülmüştür. Aynı dönemde işgal altındaki Batı Şeria’da 24 öğrenci öldürüldü. Aynı dönemde Gazze Şeridi’ndeki tüm eğitim tesisleri 7 Ekim’den bu yana kapalı olduğundan yaklaşık 608 bin öğrenci terhis edilmiş ve okula gidememiştir. Büro, 70 hükümet ve 145 UNRWA okul binasının ülke içinde yerinden edilmiş kişiler için barınak olarak kullanıldığını da duyurmuştur. Eğitim veremeyen okullar sığınmacılara barınak oluyor. Gazze’de 239, Batı Şeria’da 27 devlet okulu İsrail’in saldırısına maruz kaldı. Aynı dönemde 70 cami yıkıldı ve 62 gazeteci öldürüldü. Gazze İslam Üniversitesi de saldırıya uğrayan ilim ocaklarından birisiydi. Yıkılan camilerden birisi de Salahaddin Eyyübi’nin Haçlılara karşı tarihi zaferini kazandıran mekanın adını taşıyordu. Hittin Camii. 1969 yılında Nurettin Zengi-Salahaddin Eyyübi’nin minberini yakanlar şimdi de tarihin dönüm noktalarından birisinin adını taşıyan Hittin Camiini yerle bir ettiler.
Gazze Şeridi İsrail’in kurulmasından bu yana defalarca savaşlara sahne olmuştur. Bu açıdan Çanakkale destanını hatırlattığı gibi aynı zamanda ‘gazi şehir ve şerit ’ unvanını da hak etmiştir. Haşim’in Gazzesi de denilen Gazi Gazze’de her yaştan ve her branştan insan toprağa düşmüştür. Bunlar arasında eğitim ordusu da bulunmaktadır.
Eğitim ordusunu savaşa kurban veren Gazze yaşadıklarıyla da öğretici olmuş ve ‘muallim şehir’ unvanını almıştır. Böğründe eğitim ordusu veya öğretmenler şehit düşse de hem onların şahadeti hem Gazze’nin şanlı ve destansı direnişi ümmetin dirilişine vesile olacaktır. Gelecek nesillere menkibeler ve direniş hikayeleri devredecektir, bırakacaktır. Gazze Araplara ve gelecek nesillere ilham kaynağı olacaktır.Manevi miras bırakacaktır. Gazze zor şartlara mahkum edilmesine rağmen 15 yıl içinde İsrail’e 5 defa kafa tutmuş ve amansız savaşa girmiştir. Onca bedel ödemesine rağmen yılmamıştır. Dolayısıyla Araplara ve Müslümanlara unuttuklarını hatırlatmış ve hayata anlam katmıştır. Raşid Gannuşi ile Faslı düşünür ve Necip Fazıl Kısakürek ödülü sahibi Taha Abdurrahman Gazze’nin İslami değerleri ayağa kaldırma ve hayata geçirmede öncü olduğunu ve ümmetin bu noktadan yeniden dirilişine vesile olacağına olan umudunu dile getirmiştir. Direnme ve fedakarlık kültürüne yeniden kuşanmış ve dünyaya fedakarlık muallimi olmuştur. İngiliz The Guardian gazetesinin yazdığı gibi İsrail’in ateş gücü karşısında ölümüne direnişine anlam veremeyen Batılılar Gazze halkını anlayabilmek için hayat kitabı Kur’an’a başvurmaktadırlar. Filistinlilerin direncinin tılsımı Kur’an’dadır.
Netanyahu ve ekibi Gazze’yi taş çağına döndürme tehdidinde bulunmuşlardı. Fiilen de 47 gün içerisinde Gazze’yi taş yığını haline getirdiler. Ama Filistinlileri teslim alamadılar. Bununla birlikte Netanyahu küstah bir biçimde Arapları susmaya davet etmiştir. Aksi halde bedelini ödeyeceklerini duyurmuştur. Acaba seslerini çıkarmaları halinde Arap rejimlerinin veya liderlerinin ödeyecekleri bedel ne olabilir? İktidarlarına Batı mahfillerindeki destek çekilir mi? Yoksa İsrail’in bildiği bizim bilmediğimiz skandal kabilinden mahrem sırlar mı ortaya saçılır?
Bilindiği gibi Tzipi Livni dışişleri bakanı olduğu dönemde hakkında bazı şayia ve söylentiler gündeme gelmiştir. Bal tuzağı olarak bazı Araplarla düşüp kalktığı ileri sürülmüştür. Bu bize Cemal Paşa ile ilgili Lütfü Akdoğan’ın kaleme almış olduğu Sara romanının kahramanı Sara Aaronsohn’un, bal tuzağı olarak Tzipi Livni’nin selefleri arasında yer almasını hatırlatıyor. Anlatıldığına göre sarışın dilber adeta Tzipi Livni’nin ilk kopyası gibidir. Sara Aaronsohn da Cemal Paşa’yı bal tuzağına çekmiştir.
Tzipi Livni Golda Meir’den sonra İsrail’in ikinci kadın başbakanı olmaya heveslenmiştir. Başaramamıştır. Livni ile Meir arasında bir benzerlik de Golda Meir’in bir Filistinli genç ile yaşadığı tutkulu aşktır.
Biz yine de Netanyahu’nun neyi kastettiğini ve bal tuzağı üzerinden tutulan kayıtların olup olmadığını bilemiyoruz. İsrail fedaisi Arap rejimleri daha iyi bilir. Arapların mahrem sırları İsrail’in elinde olabilir. Tehdidin ardından mesajı almış olmalılar. Netanyahu izin verse de konuşacak mecalleri yok.
Asıl meseleye gelecek olursak; Filistin asıllı Ürdünlü yazar Hilmi Esmer gibilerinin de vurguladıkları gibi yıkılan ve tarumar olan Gazze Arap dünyasının göz bebeği ve ışıltılı yıldızı haline gelmiştir.
Ustaların beğenmediği taş köşe taşı olmuştur.
Mustafa Özcan