Geçenlerde sayın bakanımızın STK’larsız bir eğitimin sürecinin düşünülemeyeceğini ifade etmesi kanaatimizce oldukça yerinde idi. Zira STK’lar, başta eğitim olmak üzere vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmakla mükellef ve mücehhez kılınmışlardır. Dolayısıyla devletimizin doğal olarak bunlarla iş birliği yapmaksızın uygulamalarında başarılı olması oldukça zordur.
STK’lara karşı çıkanlara gelince, onların biraz da askerî vesayet odaklarından kalma bir hastalığa düçar olduklarını düşünüyorum. Zira onların muhayyilesinde “sivil”, tıpkı Tanzimat’tan beri müptelası olduğumuz Fransızlarda olduğu gibi (Fr. civil < Lat.), “Askerliğe âit olmayan; asker sınıfından olmayan; (sıf. ve i.) üniforma veya özel bir sınıfa âit kıyâfet giymemiş olan (kimse); resmî elbise giymeyen emniyet görevlisi” için kullanılan bir kavramdan ibarettir. Belki toplumda en çok karşılığını da “sivil polis” şeklindeki kullanımında bulur. Dolayısıyla, sadece kavram üzerinden ele alacak olursak, her türlü sivil teşebbüsün toplumda, özellikle de belli odaklara bağlı olanlarda güzel bir karşılık bulamayacağı âşikârdır. O halde, bu tür odakların tesirini asgarîye indirmek içün daha fazla STK’lara alan açılması şarttır. Tabii, geçmişte yaşadığımız acı tecrübeye dayanarak herhangi bir cemaat veya topluluğa alan kazandırmamak kaydıyla!
Elbette bu süreçte devlete düşen daha önemli vazifeler de mevcut. Mesela maarif söz konusu ise her görüşten veya her gruptan sivil anlayışa daha fazla kucak açılması elzemdir. Hazır bugünlerde müfredatta sona gelindiği söylenirken müfredatın son halinin tüm paydaşların etrafında toplandığı bir masada tartışılması daha güzel olmaz mı? Böylece, “Biz yaptık; oldu” yerine, “Biz tüm paydaşların da görüşünü alarak şöyle bir müfredat yaptık” denilse ne kaybederiz? Elbette paydaşların da yapıcı olması kaydıyla!
Hiç unutmayalım: “İstişarede hayır vardır” (Hadis-i Şerif). Bin bilsek de bir bilene sormak, bizi her zaman ve he konuda kârlı çıkarır şüphesiz. Hele mevzubahis olan maarifse bu lüzumdan da öte bir zorunluluktur efendim…
Efendim ey meded!
Lutfî Baba soylamış, görelim cânım ne soylamış:
STK’sız olmaz canlar
gelir geçer nice hanlar
Lutfî der istişaresiz
meseleden kalkmaz zanlar…