eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Açık
22°C
Ankara
22°C
Açık
Salı Parçalı Bulutlu
21°C
Çarşamba Az Bulutlu
15°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
13°C
Cuma Az Bulutlu
14°C

Dr. Münir TEZCAN

1972 yılında Konya ilinin Kadınhanı ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketinde tamamladı. Konya Endüstri Meslek Lisesini bitirdikten sonra 1990 yılında girdiği Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1995 yılında mezun oldu. Aynı yıl Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesinde öğretmenliğe başladı. Kahramanmaraş’ta çeşitli okullarda öğretmen olarak çalıştı. Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslâm Bilimleri Tefsir Anabilim Dalında “Kur’an’ın Engellilere Yaklaşımı ve İslâm’ın Engellilere Tanıdığı Kolaylıklar” adlı tez çalışması ile 2006 yılında yüksek lisansını; Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Tefsir Anabilim Dalında “Kur’an’da İnsanın İç Denetimi” adlı teziyle de 2019 yılında Doktorasını tamamladı. 2009 yılında Erzincan İl Milli Eğitim Müdürlüğüne ilköğretim müfettiş yardımcısı olarak atandı. 2012 yılında müfettiş oldu. Halen 2014 yılında tayin olduğu İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde eğitim müfettişi olarak görev yapmaktadır. Yüksek lisans ve Doktora çalışmaları kitap olarak yayımlanmıştır.

    Kur’an’da Engelliler-1

    Değerli okurlarım engellilik her an her insanın başına gelebilecek bir vak’a (olgu)dır. Savaşlar, terör olayları, trafik ve iş kazaları, açlık, kötü yaşama şartları bu gerçeğin ortaya çıkmasında başlıca sebepler olarak sayılabilir. Bazen yolunda gitmeyen bir doğum bazen sebebini bulmakta/izah etmekte zorlanılan bir durum insanı bu gerçekle karşı karşıya bırakabilir. Engelliliğin sebebi ne olursa olsun ya da bu engellilik dünyanın neresinde yaşanıyorsa yaşansın bu olgu ile karşılaşan birey, yaşadığı toplum içinde çeşitli sosyal ve fizikî sınırlarla yüzleşmek durumunda kalmaktadır. Bu ise meseleyi temel hak ve özgürlükler boyutuna taşımaktadır. Temelde bir insan hakları meselesi olan ve aynı zamanda toplumsal bir boyut kazanmış olan böylesi önemli bir konuda, insanı ve onun davranışlarını konu edinen ilâhî kitabın yakla­şımını yazı dizimizin bu bölümünden itibaren belirlemeye çalışacağız.[1]

    Kur’an’ın genel olarak insana bakışı   

    Kur’an; insanı, yaratılmış varlıkların en değerlisi, en şereflisi[2], en üstünü ve en mükemmeli[3] olarak takdim etmektedir. Bu değerin, şeref ve üstünlüğün nedenini onun; akıl[4], fikir[5] ve irade ile donatılma­sına bağlamaktadır. Ayrıca okuma, yazma, öğrenme, konuşma, düşünme ve anlama yetenekleri de onu diğer yaratıklardan üstün konuma getiren diğer özellikleridir. İnsanın iyiyi kötüden, doğruyu yan­lıştan ayırabilecek yeteneğe sahip olması[6], ilâhî sorumluluğu yüklenmesi[7], yeryüzünde halife yapılması[8] ve ilâhî tekliflere muhatap kılınması bu değer ve şerefin ona verilmesinin diğer sebepleri olarak sayılabilir.

    İnsanın üstünlüğü onun maddî ve fiziksel yapısından ziyade manevî ve ruhsal yapısı ile ilgilidir. Bu noktada insanların bedensel ve zihinsel açıdan sağlıklı veya engelli oluşları Allah için önemli değildir. Her insan, insan olması sebebiyle değerlidir ve saygındır.

    Kur’an’da Engelliler

    Yakın zamana kadar engelli bireyleri ifade etmek için kullanılan Arapça kökenli “özürlü” kelimesi Kur’an’da bugünkü kapsayıcı anlamıyla yer almamaktadır. Ancak “özür” anlamına gelen “uzr” sözcüğü değişik türevleri ile kullanılmaktadır.[9] Söz konusu ayetlerde kullanılan ve “uzr” sözcüğünden türemiş kelimelerin direkt olarak bizim kullandığımız ve konumuz olan “engelli”, “özürlü” kavramını kapsamadığı anlaşılmaktadır.

    Ayrıca günümüzde Arapça’da engelliler için kullanılan “muavvık” kelimesi de Kur’an’da çoğul formunda bir ayette geçmektedir.[10] Ancak söz konusu ayet incelendiğinde sözcüğün bugünkü anlamda kullanılmadığı görülmektedir. Bununla birlikte Kur’an’da görme, işitme, konuşma, ortopedik ve zi­hinsel engelliler ile hastalardan söz edilmektedir. Bu kullanımların çoğu fiziksel anlamda olmayıp mecazî anlamdadır. Fiziksel anlamda engellilik ve hastalıktan söz eden ayetlerin sayısı çok azdır. Bunu Kur’an’ın fiziksel engelliliği insan için bir eksiklik olarak görmediği ile izah etmek mümkündür. Nitekim bunu ortaya koyan ayetlerden birinde; “(Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaş­madılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur” (Hacc 22/46) denilmektedir. Ayette göre gerçek görme engellilik; fiziksel anlamda eşya­ları görememek değil manevi anlamda hakikatleri görememektir. Bu istisnai bakış açısı ile Kur’an muhataplarında farklı ve yeni bir engellilik tanımlaması yapmaktadır. Bir bakıma o insanın manevi dünyasına odaklanarak oraya isabet eden marazlarla ilgilenmektedir. Bununla birlikte Kur’an’da azda olsa fiziksel engellilikten söz eden ayetlerden onun fiziksel engelliliğe yaklaşımını kavramak mümkündür. Bu kapsamda Kur’an’ın fiziksel anlamda görme, işitme, konuşma, ortopedik ve zihinsel engellilikten söz eden ayetlerini gelecek bölümde itibaren değerlendirmek üzere…   


    [1] Yazı dizimizin bundan sonraki bölümlerinde “Kur’an Çerçevesinde Engelliler” adıyla Hiper yayınları tarafından basılmış akademik bir çalışmamdan yararlanılmıştır.

    [2] İsrâ 17/70

    [3] Tîn 95/4

    [4] Bakara 2/44,76; Âl-i İmrân 3/65; En’âm 6/32; A’râf  7/169; Yûnus 10/16.

    [5] Bakara 2/164, 242; Âl-i İmrân 3/118; En’âm 6/151; Nur 24/61; Ra’d 13/3-4.

    [6] Şems 91/7-8

    [7] Ahzâb 33/72

    [8] Bakara 2/30

    [9] Bkz. Kehf, 18/76; Mürselât, 77/6; A’râf, 7/164; Rûm, 30/57; Gâfir, 40/52; Kıyâme, 75/15.

    Tevbe, 9/66, 94; Tahrîm, 66/7; Mürselât, 77/36; Tevbe, 9/90

    [10] Ahzâb 33/18.

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.