Mimar Sinan Öğretmen Liseli Arkadaşlarımız Kimlerdir?
Arkadaşlıkların derecesi ve samimiyeti zamanla değişebilmekte. Ancak Pazarören’de başlayan arkadaşlıkların temeli en geniş hikâyelerle örüldüğü için ne kadar zaman sonra başlasınız kaldığı yerden devam etmekte. Bu bakımdan on binlerce mezunun her birisiyle nerede karşılaşsak nereden başlasak daha dün ayrılmış gibi arkadaşlıklar kaldığı yerden devam etmekte. Her bir arkadaşımız bir yoldaş, bir yaran, bir yol arkadaşı olarak daima arkadaşlık duygularıyla mücehhezdirler. Her haliyle ülkesini seven, mazbut, dinini yaşamaya çalışan, ülkesine bağlı arkadaşlar topluluğudur. Bildiğim kadarıyla on binlerce mezun arkadaşımız arasında belki bir iki iltisaklı dışında malum yapıyla irtibatı olan çıkmamıştır.
Pazarören mezunlarının hepsi de enderun ruhludur. Bütün arkadaşlarımızın önceliği milletin varlığı ve benliğidir. Milletine bağlılıktır. Bu yönüyle bakınca doğrudan bir yazılı arkadaş listesi oluşturmadım. Bunun yerine bütün mezunlarımızı birinci sınıf arkadaşlarımız olarak kabul ve ilan ediyorum. Bütün mezunlarımız, büyüklü küçüklü olarak tabi arkadaşlarımızdır. Her bir arkadaşımız, beraber oluşturduğumuz Pazarören hikayemizin bir parçasıdır. Doğudan batıya Türkiye’nin hemen bütün illerine yayılmış durumdadırlar. Her birisiyle birebir irtibat kurulup yaran-ı aziz olarak dost muhabbeti kurulabilecek yakınlıktadırlar.
Hiç görmediğiniz Abdurrahman Memiş’e geçerken bir telefonla Topaklı Polis Karakolunda çay içmeye uğrar(o şimdi Pazarören’de), ilk defa karşılaşacağınız devresi çok farklı arkadaşımız Hüseyin Aslıhan tarafından Şanlıurfa’da karşılanırsınız. Türkiye’nin en doğu ucu Iğdır’da varlığını bildiğimiz bir arkadaşımız Celal Yıldız, uğramazsanız size gönül koyabilir derecesinde arkadaşlık hissiyatına sahiptir.
Bir başka cepheden her buluşmanın organizatörü, gönüllü hizmet edeni ve gönül elçisi Celal Aramaz ve Kayseri ekibini bilhassa saymalıyım. Kars’ın aşiret kültürünü, idarecilik ve İstanbul kültürüyle birleştirip Cankurtaran Ekibi namıyla İstanbul’da bir güzel dayanışma grubu meydana getiren Yener Sefertaş’ı da zikretmeliyim. Mersin Vedat Özdemir’den sorulur deyip, Abdullah Aslaner’i belirtmeliyim. Gaziantep’e gidince Şeyhmuz Oğuz’u, İsmail Göllü’yü, Berat Halis Kan’ı, Akçakale’de Ali Duran’ı, Karaman’da Burhanettin Saygılı’yı, Bodrum’da Mustafa Aksoy’u, Fatsa’da Avni Kula’yı, İzmir’de ahçıların kıdemlisi Ali Tekke’yi(şimdi Karadağ) Bursa’da Adem Ceylan’ı, Sakarya’da üniversitede Prof. Dr. Nejat Yumuşak’ı, Yozgat’ta üniversitede Mustafa Böyükata’yı, İstanbul Üniversitesi’nde Prof. Dr. Mustafa Budak’ı, Gazi Üniversitesinde Prof. Dr. Kurban Ünlüönen’i, Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde Prof. Dr. Yücel Acer’i, Türkiye’de en kalabalık grup halinde arkadaş cemiyetleri yapan Ankara grubundan her kimi isterseniz görüp selamı muhabbete ekleyerek, Pazarören hafızasıyla birleştirip, sohbetin kallavisini yapabilirsiniz dostlar.
İsmini sayamadığım ve sayfalara sığdıramadığım gani gönüllü bütün okuldaşlarım.
Her biri isimsiz kahraman nice nice arkadaş sevdalısı yatılı okul arkadaşlarım. Var olsun, berhüdar olsun. Devletleri ve nimetleri daim olsun.
Türkiye’de herkesin okuduğu fen ve sosyal derslere ilave hayat temrinleri(alıştırma) ve yaşayış durakları en çok yatılı okul hayatındadır. Üçler Bakkalı, Üçler Kapı, Toros Kapı, döner kapı, Zamantı, Melik Gazi, Yeregeçen, Turpet Benzinlik, Musa Emmi, Üçler Foto, kantin, okul sineması, okul lojmanları, Bünyan Garajı, gündüzlü öğrenciler, Ender Bakkaliyesi, Mevsim Manavı, Bayraktar(Pazarören’in meczubu), Kayseri, Argıncık, Taş Sineması, Alemdar Sineması, Toros Camii, Cemil Hoca, futbol, güreş, masa tenisi, kete, çeyrek çaman, battaniye, yatakhane, okul kütüphanesi, Aşçı Hasan Emmi, yurt çocukları, Sıddık Çetin(rahmetli), Edeli, Marangoz Necati Amca, tavuk çiftliği, okul çiftliği, kazan dairesi, idare binası, vb. onlarca, yüzlerce isim, resim, özne, nesne olarak hayatımızın benzer, yakın, aynı, farklı yönleri olan okul hayatı sahnesi. Etrafında ortak hikâye yazdığımız bu okul sahnesinin taraflarını buluşturan bir kocaman dünya. En önemlisi de hepsiyle şairin ifadesiyle ‘’karlı bir gece vakti bir dostu uyandıracak kadar’’ yürek yakınlığı bulunan geniş bir arkadaş halkası. Mimoza, gül, sümbül zenginliğinde. Erguvan mevsiminin sadelik ve dinginliğinde.
Bir Pazarören Mimar Sinan Öğretmen Lisesi şarkısı olarak nihayete kadar.
Parasız yatılı öğrenciyi gelin bir de şairin dilinden dinleyelim:
Kendi boynuna sarılarak çoğalan çocuklardık
Yollardaydık ve bavulumuz kadardık
Bütün kutsal kitaplara gafil
Bütün büyük aşklarda yedek
Yoklayarak kalbini dilsiz atlaslarla
Yalnızlığın okyanusuna vardık
Dosta yetiştirdiğimiz limanların kundağıyız işte
Ekmeği gülümsemeyle değiştiğimiz sabahların cavlağı
En tutmayacak göllere çalarak gönlümüzü
Nehrin sepetinden kendimizi el gibi alarak İçimizin kekeme korsanını güneşe çıkardık
De hey kanayan yerlerimizin Kadı Burhaneddin’i
Sen misin biz miyiz asılı duran duvarda
Namlusu fesleğenden tutuk tüfekler
Aklından en az akasyalık geçen budaklardık
De hey kanayan yarlarımızın Kadı Burhaneddin’i
Sendeleyen kasaba ihtilalleri gibiyiz ruzigârda
Dinse de sesimize tiril yağan bu kar
Sınıf tam içimde gelmeyen biri var
Tam başlayacakken iyimser bir şarkıya
Masalını yitirmiş ankaları öperek kül dudaklı
Ormanlarını örklemiş çalı çırpıya
Yüzünde verilmediği için küflenmiş aşk mektupları saklı
Parsız yatılıymış kalbi kadar temiz bir sayfada
Önce kalbini yırtmış sayfayı sonra
Artık ne sepet ne yumurta
Öldürdüm içimde gizlice biriktirdiğim denizi
Kozasından çıkmadan ölen kelebeklerden her yanım
Bir sokak süpürgesi kanatarak seviyor bizi
Süpürge çöpçülerin de kanayan neden benim
Nedir çocuk yanlarımı ısıran bu ince sızı
Kozasından çıkmadan ölen kelebeklerden her yanım
Aldırdım içimde gizlice biriktirdiğim denizi
Dinse de sesimize tiril yağan bu kar
Sınıf tam içimde gelmeyen biri var
Tahta bir bavul açar içimde her bahar
Açar yatılı çocukların on numara saçları
Uykularım damlar ceplerimden etütlere
Damlar ilk aşkla mühürlü kavak ağaçları
Kansa da sesimize tiril yağan bu kar
Sınıf tam içimde gelmeyen biri var.
Selametle ve sağlıcakla kalın.
Memiş abi, adeta bir solukta okudum. Unutamadığımız anılarımız, gözlerimden film şeridi gibi geçti. Hayatımızın bir bölümünü özetle deselerdi, bundan daha güzel ve anlamlı bir yazı yazılmazdı. Kilim nakışı gibi ilmek ilmek.. makalenin bir bölümünde naçizane beni de zikretmem, ayrı bir incelik olmuş.. Çok çok teşekkürler. Selam ve saygılarımla.
Bir büyük hikayenin en güzel taraflarını yazan, yazılışına önderlik eden, sebatkar bir kardeşimizsin. Maksadımız ülke çapında en güzel okul hikayesini ortaya çıkarmak…
İyilik ve güzelliğe dair, kalbimi ve yolumu aydınlatan neredeyse her şeyi orada öğrendim. Öğretmenlerimden, sınıf arkadaşlarımdan, kardeşlerimden ve üst sınıf abilerimden dostluk, yardımseverlik ve fedakârlık duygularını tanıdım. Bu yaşımda halâ bir hatırası bile yüreğimi sızlatmaya yetmekte. Hele sizin gibi o yılları ölümsüzleştirmeye gayret eden arkadaşlarımızın varlığı beni çok ümitlendiriyor. Teşekkür ve saygılarıma Memiş Abimiz.
İnsanın yatılı okul hayatı hakikaten burnunun direğini sızlatan en saf en masum hikayelerin toplandığı dönem olmakta.