eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
28°C
Ankara
28°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
30°C
Cuma Açık
30°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
30°C
Pazar Hafif Yağmurlu
26°C

Nurcan ŞARLAYAN

İlk, orta ve lise eğitimini Kırıkkale'de, Üniversite Eğitimini Gazi Üniversitesi Meslekî .Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Yönetimi ve Denetim alanında Tezli yüksek lisans eğitimini tamamladı. "Estetik Eğitim" isimli tezi, aynı konuda yayımlanmış yazıları ve "Eğitimde Nezaket" adlı kitabı bulunmaktadır.

    Kâl Dili ile Değil Hâl Dili ile Eğitim

    Kâl kelimesinin anlamı sözlükte “laf, söz, lakırdı,” olarak yer alır. Kâl dili: Bir konu hakkında fikrin ifade edilmesi, o konuda bir eylemin oluşmamasıdır. Konuşma dilini ifade eder.

    İnsanın okudukları, duydukları, dinledikleri, gördükleri, hoşuyla nahoşuyla yaşadıkları, dilini etkiler. Konuşmak farklı şekillerden oluşan iletişim türüdür. Şöyle ki; selamlaşma, her ortamda yapılan sohbet, topluluğa hitap, sınıfta ders anlatmak, alışverişte yapılan diyaloglar ile hayatımızın her anında konuşuruz. Ayrıca yazdığımız yazılarla da bir konuşma dili kullanmış oluruz. Kitaplar, makaleler, haber metinleri, e-postalar, afişler, sosyal medya yazıları birer yazılı iletişim, konuşma dilidir. Kal dili “söyledi ki, dedi ki” kalıp ifadeyle karşılık bulur.

    Sözün güzel hallerine dair Kur’an ayetlerinde letafet, adalet, zarafet gibi onlarca vasıf yer almaktadır. Bu çerçevede Müslüman birey dilini güzelleştirmek ve etkili hale getirmek için çaba sarf ederek dilini, mekana ve muhataba göre kişiselleştirerek farklı yaş, cinsiyetlerden hem faydalanmalı hem fayda vermelidir. Bu şekilde ait olduğu toplumun değer yargıları, geleneklerini dikkate alırken; değişen teknoloji, dijital ve sosyal ortama uyum sağlanmış olur. Aynı zamanda kal dilini güçlendirmiş olur.

    Hâl kelimesinin sözlük anlamı ise “bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü; durum, vaziyet; tutum, tavır” dır.

    Hâl dili: Düşüncelerini duruşuyla, davranışlarıyla, sesli dil kullanmadan anlatma ve yaşama çabasıdır.  İnsanın oturmasından kalkmasına, sesinin ayarından, yolda yürüyüşüne, trafikteki davranışlarına, selamlaşmasından kızgınlık anındaki tutumuna, alışverişindeki ve ibadetindeki durumundan kıyafetinin, aracının temizliğine, edebi ve üslubu hâl durumunu göstermektedir.

    Kal dili bir mevzuda konuşmayı ifade ederken, hâl dili o durumu yaşamayı ifade etmektedir. Mevlana’ya göre hâl dilinin yanında kâl dili gereksizdir. “Harf dilinin işi, gücü görüneni anlatmaktır. Halbuki görünen şekil, gül yaprağına benzer, su gibi eriyip gidiverir.” der.  Dîvânı-ı Kebîr’ de “Harflere dökülen dil değil, hâl diliyle konuşmak daha değerlidir. Elest Meclisi’nde harfsiz konuşuluyordu. En güzel şiir dudaklardan dökülen değil, gönülde duyulan şiirdir. Sözden, harften öte bir dil ile şiir söylemek gerek” diye ekler.

    Hâl dili, beden dilinden daha geniş bir anlama sahiptir. Kişinin, hissiyatını, diliyle ifade edemediklerini, gönlünden geçenleri ve iç sesini tavır ve davranışlarıyla dışa vurmasıdır.

    Hâl dilinden anlayan insan, sözün lafını, sözünü etmeden, sükutu söz bilerek hal dilinde kalır. Dilin hangi hal için bize emanet edildiğinin bilincindedir.

    Hâl dili ile bakmak kalpten kalbe bakıştır. Neşet Ustanın “Gönül Dağı” türküsünde dile getirdiği gönülden gönüle olan o “yolu” görebilmektir. Kalp gözü ile bakmaktır.

    Hâl dili, kal dilinden daha etkili olduğu için eğitim ve terbiye metodunda da önemli bir yere sahiptir. Evlatlarımıza örnek olmak için ebeveyn olarak, öğrencilerimize güzel örnek, önder olmak için öğretmenler olarak hâl dilinin etkisini bilip en güzel şekilde kullanmamız gerekir.

    Hasanü’l-Basrî şöyle der: “İnsanlara uygulamanla, fiilinle nasihat et; sözlerinle değil. Nasihatçi, bir şeyi emir ve tavsiye etmek istediğinde kendi nefsinden başlar ve önce kendisi onu yapar. Bir münkerden de sakındırmak istediğinde önce kendisi ondan sakınır.”

    Bir insan bir mesaj vermek istiyorsa, bir tebliğde bulunmak istiyorsa ya da bir eğitimci ise, sözünün tesirli olabilmesi için en önemli şart, sözünü özün desteklemesidir. Aslolan söylenen sözün hale tercüman olmasıdır. Ya da halin söze gerek kalmadan muhatabına söylemek istediğini iletmesidir. Kişi söyledikleriyle müsemma bir yaşantı içerisindeyse çok söz söylemesine de gerek kalmaz. İyisiyle ya da kötüsüyle zaten hâl diliyle konuşmaktadır. Yani görünüşü ile bir mana ifade ediyordur.

    Kainatta bile eğer bakmasını, okumasını bilirsek hâl dili mevcuttur. Gökyüzüne bakarak havanın durumunu, dilini bilmesek bile bir hayvanın aç olduğunu; bitkinin suya ihtiyacı olduğunu anlayabiliriz. Hatta kendi bedenimizin bile bize ilettiği hal dili vardır. Bir baş ağrısının, gözde ki bir görme kusurunun, dizdeki bir ağrının hâl dili ile anlatmak istediği vardır.

    Hepimiz ilk eğitimlerimizi ailelerimizden alırız. Sözlü olarak, rol model olarak ailemiz sürekli bir eğitim verir. Çocuklar ise sözlerinden çok onların davranışlarını benimser ve uygular. Çünkü kalıcı olan eğitim, en çok hâl dilinden öğrenilenlerle olur. Söylenenlerden değil, yapılanlardan, davranışlardan dersimizi alırız. Okulda da aynı şekilde öğretmenimizin davranışlarını kendimize yakıştırır, onun gibi olmaya özeniriz. Bu sebeple önce ailede edindiğimiz, benimsediğimiz hâl dili; daha sonra da içinde bulunduğumuz çevre, okul ve toplumda gördüğümüz hâl dili bize edebimizin bir parçası olarak akseder. Toplumdan edindiğimiz birçok davranış yani hâl dilimiz zaten kültürümüzün de bir parçasıdır. Yani geleneklerimizin, adetlerimizin aktarımı da hâl dili iledir.

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.