Maktul İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi kaza ya da suikastla öldü ama geride bıraktığı tartışmalar dinmedi. Bunlardan birisi de Pers unsurunun tarih içinde Türklere bakışıdır. Suriye asıllı Kürtlerden olan Adil Hanif Davud sosyal hesabından bu hususta ilgili şunları yazmış: 1501’deki kuruluşundan bu yana, İran’da iki üvey kardeş olan Şii İranlılar ile Şii Türkler arasındaki iktidar mücadelesi hiç dinmeden, kesintiyle uğramadan devam etmiştir. Azeriler olarak da bilinen Şii Türkler neredeyse her defasında bu mücadeleden galip çıkmıştır. Türkler Şii veya Sünni olarak İran’ı yaklaşık bin yıl yönetmişlerdir. Kızıl Gökte Hilal adlı çalışmasında Emir Tahiri buna temas etmektedir. 1925 – 1979 yılları arasındaki dönem dışında, bir kez daha İran’da bir liderin öldürülmesinin ardından çekişme yeniden alevlenmiş, amansız haliyle yeniden su yüzüne veya gün yüzüne çıkmıştır. Bununla birlikte birbirlerinin gölgelerine ateş eden iki Şii grup da aynı namludan ortaklaşa Osmanlı Türklerine ve Sünni Türklere ateş etmektedir. Bu halin güncel yansımaları da bulunuyor!
Bir Şii ahundu Musul’da Süleyman Nazif ile karşılaşmasında bir sorusu üzerine şunları söylemiştir: Ruhum Şii, bedenim Türk’tür. İbrahim Reisi gibi Meşhed’li olan Ali Hamaney Azeri asıllı olmasına rağmen ‘Osmanlı mezalimiyle’ alakalı olarak bir Yunanlı yazarın kitap fuarında teşhir edilen kitabına övgüde bulunmuş ve mezalim tezine katıldığını söylemiştir. Yunanlıların bu anlatımda haklı olduklarını ileri sünmüştür. Alanının tarih olduğunu bilmiyorduk! Evet bazı dönemlerde haksızlık yapılmış veya kantarın topuzu kaçırılmış olabilir. Lakin bunu genelleştirmek ve bütün zamanlara yaymak doğru olmaz. Bu dostluğu değil düşmanlığı körükler ve iyi niyetle bağdaşmaz. Mezalim zaman aşımına uğramasa da Yunanlıların zulüm yaşattıkları toplulukları ve insanları nereden bulacağız? Yunanlılardan kim hesap soracak?
Ermenistan Başbakanı Paşinyan bile bu yöndeki söylemini değiştirmiştir.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan şunları söylüyor: 1915’te Türkler Ermenilere soykırım yapmamıştır ve bu iddialar Sovyetler Birliği tarafından Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri bozmak için uydurulmuştur.
Peki amaç nedir?
Türkleri psikolojik zaafa uğratmak ve yılgınlığa itmektir.
Azeri asıllı olan Hameney Osmanlı Türkleri ile ilgili mezalim iddiasında bulunuyor. Peki bu hususta Pers asıllı İbrahim Reisi ya da eşi Cemile Alemü’l Hüda ne diyor? Kocasıyla katıldığı bir Venezüella-Karakas gezisinde aynen şunları söylüyor: 1500 yıldan beri Araplar ve Türklerle yatışmayan derin bir husumetimiz var.
Bu husumetin kaynağı Sasanilerin Araplar tarafından yıkılması ve devamında da Osmanlıların onların kalıntılarını bertaraf etmesidir. Karın ağrıları bu! Bunun için Selçuklu ve Osmanlı’yı sevmezler. Elbette kimse bir başkasını sevmeye zorlanamaz. Bu bir kültür meselesidir. Bu kültürde İslam’ın harcı olan Araplar ile bahadırı olan Türkler düşman tarafı temsil ediyor. Kısaca gönüllerinde Türklere yer bulunmuyor.
Mustafa Özcan