eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
11°C
Ankara
11°C
Az Bulutlu
Perşembe Hafif Yağmurlu
10°C
Cuma Hafif Yağmurlu
8°C
Cumartesi Çok Bulutlu
6°C
Pazar Çok Bulutlu
7°C

Burhanettin SAYGILI

1973 yılında Kayseri İli Tomarza İlçesi Emiruşağı Köyü'nde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Mimar Sinan Öğretmen Lisesi'nden sonra Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi; Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Bölümünden mezun oldu. 1994 yılında Gaziantep İli Karkamış İlçesi Akçaköy İlkokulu'nda öğretmenliğe başladı. Halen öğretmenliğe Karaman ili Dr. Sadık Ahmet İlkokulu'nda devam etmektedir. Eğitimle ilgili çeşitli program ve projelerde görev aldı. Uzun yıllardır Veli Okuma Programlarını yürütmektedir. Öğrenci velileriyle birlikte hazırladığı ''Velilerden İnciler'' adlı kitabı yayınlandı. Evli ve iki çocuk babasıdır. İnternet sitelerinde eğitim konularında köşe yazarlığı yapmaktadır.

    İlkokullarda Matematiği Oyunlaştırmak

    Meslek hayatımın en başından beri edindiğim tecrübelerim ve yaptığım güncel okumalar ışığında; matematiği literatürün dışına çıkararak ama pedagoji çerçevesinde bir tanım yapacak olursam, sayıların akrabalığı (sayıların ilişkisi) ve konum bilgisi olarak belirtirdim.

    Matematik sayıdır. Çocuklara, mümkün olduğunca her nesne saydırılmalıdır. Ağaçlar, yapraklar, parktaki oyuncaklar, sıralar, masalar… Var olan her nesne sayılması için baskı uygulamadan, merak uyandırarak saydırılmalıdır.

    Çocukları mümkün olan zamanlarda doğaya çıkartın. Doğa çocuğun hayatı anlaması ve psikolojisinin rahatlatması bakımından fevkalade imkânlar sunar. Yeni şeyleri öğrenmesi için fırsat eğitimine zemin hazırlar, sayı sayabilmek için altın tepside fırsatlar sunar.

    Sayılar oyun ortamlarında, oyunlaştırılarak saydırılmalı. Çok sayı saydırmak çocukları boğabilir. Fakat çocuklar oyun oynamaktan bıkmazlar, boğulmazlar. Bu sebeple oyunların içine yerleştirilen sayılar çok işe yarar. İp atlamadan tutundan da top sektirmeye kadar birçok şey sayılabilir. Kısaca siz sayı saydırın fakat çocuk oyun oynadığını düşünsün.

    Sayıları nesne üzerinden saydırmak kalıcı öğrenmeyi sağlar. Aynı zamanda somut dönemdeki çocuklar, somut işlemleri öğrenmekte güçlük çekmezler.

    Yarışmalı oyunlarda sayı daha etkin öğrenilir. Çocuk kendisi sayarken denetleniyor, diğer sayanları da kendisi denetliyor. Çocuklar açısından bu iş, hakemli dergiye yazı yazmak kadar ciddidir. Yeri gelmişken, çocuklarda yarışma ve rekabet konusuna açıklık getirelim. Çocuklar yarışmaya bayılırlar, rekabetten çekinmezler. Burada yetişkinlerin dikkat etmesi gereken birkaç husus var. İlki yarışma ve rekabete müdahale etmeyin. Var olan özelliklerinden onları mahrum etmeyin. Ancak her ne sebeple olursa olsun herhangi bir çocuğun ezilmesine fırsat vermeyin. Yenilginin kaygı ve korku vermesine izin vermeyin. Unutmayın yenilmek ayrı ezilmek ayrı.

    Zihin açıcı olması bakımından sizinle yıllar önce yaptığım ve geliştirerek devam ettiğim bir uygulamayı paylaşmak istiyorum. Kenar mahallede çoğunlukla yoksulların ve köyden yeni taşınmış ailelerin çocuklarının bulunduğu bir okula tayinim çıkmıştı.

    Öğrencilere şişe kapakları toplattım. Leğenler ve kovalar aldım. Matematik, beden eğitimi ve serbest etkinlikler derslerini daha eğlenceli işleyebilmek genel hedefimiz ve sayıları özümseyerek öğrenebilmek özel hedefimizdi. Sınıf içinde ve bahçede de uygulanabilinen bir etkinlikti. Öğrencileri önceden gruplara ayırıyor, her gruba leğenler veriyordum. Havaya savrulan rengârenk kapaklar görsel şölene dönerken, öğrencilerde heyecan dalgası oluşturuyordu. Öğrenciler topladıkları kapakları kendi grubunun leğeninde biriktiriyorlardı.

    En çok kapak biriktiren grubu seçme işi eğlenceli oluyordu. Ayrıca sayıların kalıcı öğrenilmesine fırsat veriyordu. Kendi kapaklarını sayan uygulayıcı, diğerlerinin kapaklarını sayan denetmen vazifesini ifa ediyordu.

    Dört işlem gerektiren işlemlerde kapaklarımızı mütemadiyen kullandık. Bir taşla birden fazla kuş vurduğumuz kapak etkinliğimiz çok verimli olmuştu. Neticede çocuklar okulu bitirirken matematik başarılarında gözle görülür bir artış söz konusuydu.

    Daha sonraki yıllarda sınıflarıma yüzlerce stres topu aldırdım. Etkinlikleri zenginleştirerek devam ettirdim. Okuma yazma döneminde stres topunu küçük kasların gelişimi içinde kullandık. Salgın öncesi zararsız kauçuk toplarla top savaşları yaptık. Bu oyunlar dönemsel olarak gerilim

    yaşayan öğrenciler için terapi etkisi yapıp onları rahatlatıyordu. Matematik işlemlerinde stres toplarını kullanmaya devam ederken, soruları doğru çözenler oyun hakkı kazanıyorlardı. Bu yönlendirme derse aktif katılımı çoğaltıyor, doğru cevap verme sıklığını artırıyordu.

    Sınıfa girip ”Çocuklar ders matematik’’ dediğimde, çocukların ”yaşasınnn’’ sesini sizler de duyar gibi oldunuz. Çünkü onlar oyun oynuyorlar. ”Oynadım oynadım oynamaya doymadım” modundalar. Oysa ben ciddi ciddi ders işliyorum.

    Matematik, kolaydan zora doğru öğrenme ilkesine göre öğretilmelidir. Önce öğrenilmesi kolay sayılardan başlayarak sonra çocuğun zorlanabileceği sayılar öğretilmelidir. Bu durum öğrenmeyi maddi açıdan kolaylaştırmaktadır. Özgüven kazanma ve öğrencinin psikolojik üstünlüğü ele geçirmesi bakımından da fevkalade önemlidir.

    Basitten karmaşığa öğrenme ilkesine uygun davranılmalıdır. Toplama ve çıkarmayı öğrenmemiş bir çocuğa çarpma işlemi gösterilmemelidir. Karmaşık işlemler basamak halinde verilirse öğrenciler şifre çözüyor gibi severek ve kolayca sonuca ulaşabilirler.

    Sabır. Matematik öğretiminin her aşaması sabırla örülmelidir.

    Matematik dersinde öğretmenler veya kaynak hazırlayanlar açıklamalara ve yönergelere azami dikkat etmeliler. Yönerge eksiklikleri veya anlatım bozuklukları işlemlerin yapılmasında çok büyük bir engeldir. Misal: Aşağıdaki doğal sayıları yuvarlayarak işlemi yapınız ifadesi hatalıdır. Çünkü problem yuvarlanmaz. Doğal sayılar yuvarlanır fakat bu ifade de yetersiz. Onluğa mı, yüzlüğe mi yuvarlanacak açıklanması gerekir. Bu ve benzeri eksik yönerge, hatalı anlatım, anlam bozuklukları içeren soru ve sorunlar öğrencilerin kapısını sıkça çalmaktadır. Küçük görünen hata veya eksiklikler, büyük başarısızlıklara sebep olmaktadır.

    Yanlışlara değil, doğrulara odaklanılmalıdır. Çocuğun neyi bilmediğini değil daha çok neyi bildiğini ortaya çıkartmak daha faydalı olmaktadır. Doğru çözümleri takdir etmek motivasyon açısından iyi olmaktadır. Yanlış çözümlere kesinlikle yanlış diyerek kestirip atmamalı. Bu durumlarda; eksiği var, tekrar dene, birazdan beraber yapalım gibi ifadeler kullanılmalıdır. Yanlış çözümlerin içinde varsa doğru iş ve işlemler mutlaka bunlara vurgu yapılmalıdır.

    Bu gün öğrenemeyen yarın öğrenebilir. Bu gün öğrenemeyene, öğrenemedi damgası vurmaktan özenle uzak durmak gerekir. İlerde öğrenme olgunluğuna erişen bir çocuk önce damgayı sökmesi gerekir ki bu çok zor. Kaygıyla kazanılmış önyargıyı değiştirmek deveye hendek atlatmaya benzer.

    Damgalama konunda herkes dikkat etmeli. Sizinle bu konuda uzun yılar yaptığım gözlemimi paylaşmak istiyorum. Bir kısım veliler erken çözüm aramak adına öğretmene başvurup ‘’Çocuğum matematikten anlamıyor’’ ifadesiyle cümleye başlıyorlar. Çocuk bu durumlarda ‘’matematikten anlamadığını anlıyor’’ gerisi teferruat. Bilhassa velilere rica etmek istiyorum. Lütfen matematik adına olumsuz ifadeler kullanmayınız.

    Bu gün öğrenen yarın unutabilir. Unutmayı engellemek için sık tekrarlar ve mümkün olduğu kadar uygulamalar yapmak gerekir.

    Okumak, matematiğin de kahramanıdır. Anlaşılmayan bir şeye çözüm üretilemez. Anlaşılan bir konu yarı yarıya çözüme ulaşmış demektir. Yine uzun yıllar meslek hayatımda bu konuda okuma sıkıntısının, problemlerin çözümünü engellediğine müşahede ettim. Sorulan soru karşısında yardım

    İsteyen birçok öğrenciye rastladım. Bu öğrencilerde birbirine benzer durumlar yaşadım. Soruyu öğrenciye, vurguya dikkat ederek okuyorum. Bu durumlarda öğrenciler genellikle soruları doğru çözerler. Öğrenci işlemi yaptıktan sonra ‘’Tebrik ederim işlemi çok güzel yaptın ‘’ dediğimde, öğrenci ‘’Ama siz yardım ettiniz’’ diyor. Ben de ‘’Matematik işlemlerini sen yaptın ben hiç yardım etmedim. Senin matematiğin gayet güzel’’ diyor ve ekliyorum ‘’Bu soruda sen bir sorun yaşadın. Yaşadığın sorun matematikle ilgili değildi. Senin okumayla ilgili bir sorunun var’’ diyorum.

    Okuma, anlama becerisi matematiğin yaslandığı alanlardan biridir. Okuma, anlama becerileri düşük olan öğrenciler pek tabi olarak matematiği anlama zorluğu çekeceklerdir. Himmete muhtaç dede gayri kime himmet ede. Okuması iyi olmayanın matematiğinin iyi olması beklenemez.

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.