Merhabalar, bir önceki yazımda hemşireliğin tarihine ufak bir değinmiştik. Biraz yine bu güzel meslekten bahsetmek istiyorum sizlere…
Biliyor musunuz ülkemizde 198 bin 465 hemşire var (01/01/2020 itibariyle- Sağlık Bakanlığı). Aynı zamanda ülkemizde hemşire başına düşen nüfus 431,2 iken; OCED ülkelerinde bu nüfus ortalama 102. Erkekler ise 2007 yılında hemşirelik okullarında tercih yapabildi.
Peki, kim bu hemşireler? Hemşirelik, bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını ve esenliğini koruma, geliştirme ve hastalık halinde iyileştirme amacına yönelik hemşirelik hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi, uygulanması, değerlendirilmesinden, bu kişilerin eğitiminden sorumlu bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir.
Ne kadar güzel bir tanım öyle değil mi? Tıpkı bir ailenin üyelerinin birbirlerine iyi günlerinde, zor zamanlarında yanlarında olması, birbirlerini tamamlamaları gibi ya da dişi bir kuşun yuvayı yapması gibi, yani yapıcı bir meslek bu hemşirelik…
HEMŞİRE! Daha söylerken hoşnutluk veriyor insana baksanıza. Bilmeyenler için söyleyelim, o zaman. Hemşire kelimesi Farsça kökenlidir. Farsçada beraber, aynı anlamına gelen “hem” ve süt anlamına gelen “şir” kelimelerinin birleşimi yani “süttaş, kardeş, kız kardeş” anlamında kullanılmıştır. Hemşerim, derken de aslında bizden olduğunu ifade etmiyor muyuz? Biz hemşirelerde işte sizdeniz, bizdeniz, biriz… yardıma ihtiyacı olanın yanında, bilgimizle, donanımızla, eğitimimizle yanınızdayız.
Sahi, kardeş olmak için illaki kan bağı gerekli midir? Ya birbirlerine gönülden bağlı olanlar, derdine koşanlar, sıkıntısını dinleyenler yok mu? Hatırlasanıza o lise yıllarınızda ya da üniversitede en deli çağlarınızda kardeş bildikleriniz olmadı mı? Neler neler paylaştınız değil mi? Belki ilk aşkınızın üzüntüsünü paylaştınız, belki de başarısız geçen sınavın sonunda beraber ağladınız ya da gidip bir güzel dertleştiniz o kardeş dediğiniz kişilerle…
Bizim mesleğimizde kardeşlik içeriyor; hastanın tedavisini uygulama, planlama, gerekli durumlarda müdahale etme ya da doktoru gidişat ile ilgili bilgilendirmenin yanı sıra bakım mesleği, bakıyoruz, ilgileniyoruz, eğitiyor, öğretiyoruz; bir ablanın kardeşinin her anında yanında olduğu/olmaya çalıştığı gibi. Anabilim dallarına baktığımızda bile bunu görebiliyoruz (hemşirelik esasları, iç hastalıkları, cerrahi, kadın doğum, çocuk, psikiyatri, halk sağlığı hemşirelikleri ve hemşirelikte yönetim). Yani biz hemşireler aslında doğumdan ölüme kadar bakıma ihtiyaç duyduğunuz her noktada yanınızda oluyoruz, yönlendiriyoruz, tamamlıyoruz. Yaşamın her anında yanında olmak ise güven ister. Nasıl kardeşinizden size zarar gelmiyorsa biz 198.465 hemşire olarak güvenle, her geçen gün bilgimizi yenileyerek sizlerin yanındayız.
Bir anne olarak kızımı kucağıma ilk aldığım o anda –anneler bunu çok iyi biliyor- çok duygulanmıştım, dünyanın en güzel olayı diyebilirim. Annelik duygusuyla ona en ufak zarar gelmesinden çekiniyorum. Yeni doğanda, çocuk servislerinde, doğumhanelerde çalışan hemşirelerimizde öyle, nasıl ki o çocuklar sizin canınız ise bizlerde onların hemşireleriyiz, ablaları, abileri, destekçileri, kardeşleriyiz… Sizin evlatlarınıza, hemşirelerimiz, güven duyduğunuz kardeşleriniz gibi en iyi bakımı vermek, beslenmesini sağlamak/düzenlemek, tedavisini yapmak, banyosunu yaptırmak için çabalıyor bu yüzden kardeş anlamı olan bir kelime seçilmesi çok naif…
Kardeş demek; sıkılınca bunalınca, ruhuna ilaç demek, bir sesiyle tüm dertleri unutturan demekmiş!
Ne diyordu, Necip Fazıl:
“Ne hasta bekler sabahı,
ne taze ölüyü mezar,
ne de şeytan bir günahı,
seni beklediğim kadar”
Biz bekliyoruz, hemşireler bekliyor; yoğun bakımlarda yatan hastalarımızı, ateşi olan hastamızı, ameliyata giren/çıkan hastamızı uyansın diye bekliyoruz… Sizin yetişemediğiniz yerde giriyoruz devreye, yeri geliyor bir bardak su ile yeri geliyor bir sıcak tebessüm ile yanlarında oluyoruz. Belki de son nefeslerinde yanında oluyoruz ve aileden birini kaybetme korkusu ile müdahale ediyor, yaşama tutunması için çaba sarf ediyoruz, sırf sevdiklerine dönerse diye…
Ölüm güzel şey; budur perde altından haber. Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? (N.F.Kısakürek)
Hemşirelik bir bilim, ilim, sanat topluluğudur. Öğrendiklerini öğretmen gibi tahtada anlatmasa da, insan hayatına dokunarak aktarır. Kurduğu cümlede, verdiği ilaçta, hastasının ihtiyacını belirleyerek anlatır. Peygamberimiz Hz.Muhammed’in bir hadisinde şöyle geçiyordu ““İlim öğrenmek, kadın-erkek her Müslüman’a farzdır” ve “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen ya da bunları seven ol. Beşincisi olan cahillerden olma, helak olursun” diyordu. Hemşire ise bir insanın yaşamına dokunabilmek için bunların hepsini yapıyor, dinliyoruz, öğreniyoruz, araştırıyoruz ve uyguluyoruz.
Dostça, kardeşçe birbirimize ve Dünya’ya bakmak ile… Hemşirelerimizi sevin, içinizdeki hemşireyi sevin, esen kalın.. J