eğitim,öğretim,terbiye,talim,Meb,Üniversite,öğrenci,öğretmen,muallim,öğretim üyesi,maarif,aile,
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Az Bulutlu
23°C
Ankara
23°C
Az Bulutlu
Perşembe Hafif Yağmurlu
23°C
Cuma Hafif Yağmurlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
20°C
Pazar Yağmurlu
22°C

Gurbetteki Mübarek

Bütün şehir beni karşılamak için hazırlık yapıyor. Savaş çıkacakmış gibi stokları artırma hâli, hayat duracakmışçasına işleri güçleri yoluna koyma telaşesi… Yiyecekler, içecekler; türlü türlü ekmekler… Kredi kartları bütçeleri zorluyor. Benim, insan sağlığına faydalı olduğumu düşünenler kadar aksini düşünenler de var. Fakat teknoloji ilerledikçe insanoğlu doğru yolu buluyor sanırım. Zira bazı son moda beslenme biçimlerinde de çokça adım geçer oldu. İnsanlar çok tuhaf, önce kilo alırken tüketiyorlar; sonra tükettiklerinin fazlasını atmak için başka şeyler tüketiyorlar. Değişik bir handikap…

Gelişimi böyle heyecanla her beklediklerinde, çok umutlanıyorum. İçimde kelebekler şarkılı bir masal anlatmaya başlıyor. Kıpır kıpır bir gençlik sevdasına dönüşüyorum. Uzun yıllardır beklenen bir gurbet yolcusu gibiyim şimdi. Mihmandarlarıma kavuşmanın heyecanıyla çarpıyor kalbim. Kavuşmamıza sayılı günler kaldı…

Bütün hücrelerinden gösteriş akan şu teyze, az önce taksiden indi. Onun da beni karşılama hazırlıkları var sanıyorum. Markete girdi. Marketteki görevli çocuğa seslendi: “Oğlum baksana, fiyatı nerede yazıyor bu paketlerin?” Teyze’nin seslendiği genç adam usulca yanına geldi, paketi kadının elinden tebessümle aldı. Ürünün raftaki yerini bulup fiyatına baktı ve tekrar tebessümle yaşlı kadına fiyatı söyledi… Teyze, ürünü alıp sepetine bıraktı. Az önce oğlum dediği görevliye teşekkür etmedi. Ancak görevli kadına yeniden tebessüm ederek, saygıyla başını eğdi ve işinin başına döndü.  

Derken her yanından markaların şöhreti saçılan ve egzotik parfümünün kokusu reyondan reyona uçuşan teyze, alışverişini bitirip marketin önünde taksi beklemeye koyuldu. Bir iki dakika sonra 1900’lü yıllardan kalma ve içi geri dönüşüme götürülmek üzere istiflenmiş kâğıtlarla dolu bir kamyonetin, üzerinde taksi çağırmak için telsiz bulunan elektrik direğinin tam da önünde durduğunu gördü. Aracın içinde iki çocuk, bir kadın ve şoför bulunuyordu. Telaşlı bir hâlde kamyonetin ağır kapısını açarak kaldırıma indiler. Çekirdek aile oldukları anlaşılıyordu. Kadın, kış mevsiminin soğuğuna rağmen terlik giymişti ve çileli ayakları yırtık çoraplarından görünmekteydi. Çocukların biri kız biri oğlandı; kız çocuğun kafasının önüne doğru bir tutam saçına, sarı boya sürülmüştü. Oğlan çocuk ise akıp duran burnunu birkaç saniyede bir içine çekiyordu. Taksi bekleyen teyze, iş başında oldukları görülen bu kamyonetli aileyi izliyordu. Yüzünde şaşkınlıkla karışık garip bir iğrenme hâli seziliyordu. Ailenin reisi -büyük ihtimalle baba- reisliğine yaraşır bir şekilde araçtan inmedi. Kadın, oğlan çocuğu kolundan tuttu ve taksinin çağrı düğmesinin bulunduğu elektrik direğinin sağ tarafındaki giysi toplama kutusunun yanına götürdü. Giysi kutusunun anlamsız bir ağırlığa sahip olduğunu bildiğim kapağını geriye ittirerek tek hamlede açtı. El çabukluğuyla ve minyon bedeninden beklenmeyecek bir şekilde oğlan çocuğunu giysi kutusunun içine bıraktı. Marketin önünde bekleyen teyzenin yüzündeki şaşkınlık belirginleşti, garip iğrenme duygusu silinmeye yüz tuttu. Az önce giysi kutusunun içine bırakılan çocuk, ayağının dibindeki poşetleri birkaç saniye içinde, saçma ağırlıktaki kapağı açık tutan annesine doğru atmaya başladı. Biraz önce çocuğu hızla giysi kutusuna bırakan kadın, aynı çeviklik ve beceriklilikle bu kez kutudan çıkardı. Bu sırada araçtaki adam olaylardan bağımsızmış gibi bir şeyler yiyordu. Kız çocuk ise kardeşi ve annesinden oluşan kıyafet timini kaldırımda bekliyordu. Operasyon tamamlandı. Kamyonetli aile herhangi bir günün kim bilir kaçıncı rutinini başarıyla atlattı ve onların ardından benim dönüşümü karşılamak üzere market alışverişini yapan teyzenin beklediği taksi geldi…  

Hayat böylece akıp gidiyordu. Şaban ayının otuzuncu gecesi, güneş batınca, hilâl görüldü. Vakit gelmişti. Heyecanla beni bekleyen şehre dönme zamanımdı artık. Dünya dönüyor, şehrin mütedeyyin sakinleri ecirlerle dolu bir sürece kucak açıyordu. Birkaç saat sonra kimi sefil ruhların şaşaalı sofraları kurulacaktı. Kimi bir başka birinin kendinden daha günahkâr olmasından teselli bulacak kimi hangi günahını terbiye etmekle yola koyulsa diye düşünecekti. Bazılarının mütemadiyen nükseden hastalıkları da birkaç gün içinde benimle hasret gidermeye başlayacaktı. Yılın bu sezonunda naklen yayınlanan kuş sütlü sofralarında en çok beni değil, kendini tutabilen kazanacaktı. Hoş geldiğim her yerde hoş bulacağım bir şeyler kalmış mıydı?

Dr. Seda Artuç Bekteş

Yazarın Diğer Yazıları
07.02.2024 12:54
21.03.2024 14:00
07.03.2024 00:01
24.04.2024 14:01
14.01.2024 20:00
25.01.2024 12:10
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.