Gönül Dağı, Neşet Ertaş’ın aynı adlı türküsünden aldığı isimle çekilen bir diziye isim oldu. TRT tarafından bir müddetten beri gösterilen dizi, her kademeden insan arasında bir alaka uyandırdı. Filmden parçalar bile sonraki günlerde bile tekrar tekrar izlenmekte.
Bu dizide ki sinema tekniği, oyunculuklar, oyuncular, senaryo, sanat vs hepsi bir yana. Halk bu filmi bir bütün olarak aldı, seyretti ve sevdi. Severek seyretmeye de devam ediyor.
Bizim asıl hikâyemiz aslında elektriğin bile olmadığı ilk dönem cumhuriyet yıllarındaki radyo yayınları ile başlamakta. Radyonun en ücra köylerde tek haberleşme vasıtası olduğu yıllarda meşhur olan radyo tiyatrosu ile başladı her şey. Konularının büyük kısmını, aile bölünmesi, boşanma, çekişme, hırs ve ihtiras dolu kavgaların yaşandığı radyo tiyatrosu ile halkımız, önce aile ayrılıklarıyla tanıştırıldı. Sonra televizyon seneleri geldi peşinden. Yakın zamana kadar televizyonlu senelerimiz, içinde türlü sefahatin sergilendiği, aileye, cemiyetimize dair ölçülerin çok az görülebildiği zamanlar olarak geçti.
Gelişen algılar ve araçsallaştırılan bilim sayesinde televizyonlar giderek küresel tüketim düzeninin emrine girdi. Bunun sonucunda televizyon, zihinleri teslim alıp insanları tüketim robotlarına dönüştürme hedefine büründü. Beyinleri eğitim ve yayın yoluyla iğdiş edip, insanlığı tüketimin sadece ve basit bir nesnesi olarak gören, televizyon yayınları günümüze kadar sürerek geldi.
Gençlik, eğitim ve aile bir televizyon programının diğer tüm içeriklerinin niteliğini belirler. Gençliği ele alalım. Tüik’in yaptığı “İstatistiklerle Gençlik 2019” araştırmasına göre, Türkiye nüfusunun yüzde 15,6’sını 15-24 yaş arası gençlik teşkil etmekte. Yani Türkiye’de 2019 sonu itibariyle 12 milyon 955 bin 672 genç nüfus var demektir. Gençlik, eğitim ve aile kavramlarını bir arada düşününce ruh, düşünce ve beden sağlığını da birlikte düşünmek gerekiyor. Gençliği, nesil emniyetini ve bunların koruyucu tedbirlerini de birlikte düşünmek gerekir.
Televizyon programlarının temel niteliği, inşa edici, ihya edici, terbiye edici olmasıdır. Bu çağda bizim de, insanlığın da kanaat, sebat, sabır ve iyilik gibi değerlere ihtiyacı bulunmaktadır. Bu değerlerimizin kulak aşinalığından çok öteye hayatın içine yerleştirilmesine ihtiyaç olan zamanlardan geçmekteyiz.
Yani özellikle televizoyon filmlerinde eğitim ve öğretimin öncelikli olması gerekiyor. Bunlardan sonra kötü tavır, kötü ahlak örneklerinden neslimizin muhafaza edilmeli. ‘’Kötülükleri tasvir safi zihinleri idlaldir.’ Bu bir pedagojik ve insani kaidedir. Kötülükleri anlatmak, yaymak özellikle de görüntülü bir şekilde yayına sokmak genç nesil üzerinde yıkıcı etki yapmaktadır. Zihin ve şuurlar örselenmekte. Gençliğimiz bunalıma sürüklenmektedir.
Genç dimağları maneviyatsız bırakan, tüketime özendiren, ‘alma’ hazzı ile yükleyip, beyinleri uyuşturan ‘köle’ bir ruha büründürmemeli. Ayakkabı ile girilen evler, ikili ilişkilerde hiç bir ölçüye sığmayan zihin ve daranışları ifsat eden tavır ve ikili ilişki biçimleri, cemiyet yapımızı da olabildiğince yozlaştırmaktaydı.
Aile birliği ve aile değerlerimizin işlendiği, bizim sokak ve bizim mahllenin konu edildiği filmler ile zihinler tazelenmeli. Kültürümüzü ve kimliğimiz, örfümüz ve geleneğimizle birlikte verilmeli. Saygı duygusu mahalleden diyaloglarla yansıtılmalı. Sevgi, klasik sistemimizden sahnelerle canlandırılmalı. Bir medeniyet tasavvuru mutlaka olmalı. Çağı ve teknolojiyi muhakkak ki iyi kullanmalı.
Yapımda ve çekimdeki pek çok acemiliğe, sinamatografi ve daha geliştirilmesi gereken pek çok eksiğe rağmen Gönül Dağı, aile yapımıza uygun bir seyir izlemekte. Bize ve ailemize sıcak gelmekte.
Bizim kimlik ve düşünce yapımıza uygun şekilde işleyen, sade sakin ve sükunetli, yalın ilişki biçimlerini yansıtan, taşkınlık ve şaşkınlık taşımayan, insani münasebetleri olanca otantik haliyle yansıtan bir yapım. Hırsı, kurnazlıkları, ayak oyunlarını, ihtirası değil, sebat ve çabayı ön plana çıkaran bir dizi. Anadolu insanımızın kendinden parçalar bulduğu sahih aile hayatımıza uyan bir dizi. Gündelik hayatın münasebet biçimlerinde doğallığın hakim olduğu, genç nesilleri daha olumsuz piyasanın serpintilerinden alıp bir yeni cazibe merkezi oluşturan bir dizi. Gönül Dağı‘nda geliştirilmesi gereken yönler var. Müktesebatı uygun bir kültür ve eğitim danışmanı ile filme biraz daha filozofi ve sosyolojimizden derinlikler katılabilir.
Sağlıcakla kalın.