Milli Eğitim Bakanı istifa etmiş, yeni bakan da tayin edilmiş. Bunlar devlet hayatında olağanüstü şeyler değil. Her yeni bakan bir ümit uyandırır. Giden bakan ya tamamen sessizce gider ya da koltuktayken söylenmeyenler gidince ortalığa saçılır.
Gidenin ardından olumsuz şeyler yazmayı doğru bulmam. Ziya Selçuk iyi resim veren bir bakandı. Şahsi ilişkileri iyiydi. Konunun uzmanı olarak biliniyordu. Bilhassa Ak Parti muhaliflerinin desteğini almıştı.
Geldikten bir süre sonra “orta öğretim tasarımı” adı altında kendince bir müfredat reformu yapmak istedi. Öyle bir tasarım ki, tarih derslerini, felsefe derslerini bir çırpıda ortadan kaldırıyor! Araya taçkıran (kovid) salgını girmese idi, gerçekte ne yapılıp yapılmadığı hakkında fikrimiz olacaktı. Biz uygulamayı görmeden eleştirilerimizi yazdık, hatanın düzeltilmesi için böyle tepkilerin ortaya konması gerekir.
O koltuğundayken, yayınlanın yazılarımızdan birini sunuyoruz.
Andımızı okutun, tutarsızlık olmasın!
*
Çok “Millî eğitim bakanı” gördük, yok hükmündeydiler!
Çoklu, fakat yoklu bakanlar zaman zaman neler neler yaptılar. Birçoğu tarihin karanlık sayfalarında kaybolup gitti. Ne adları kaldı ne sanları. Ne de nam ü nişanları.
Bunların tarih umurlarında değildi. Hepsinin günâhını almak doğru olmayabilir, fakat sonuncusunun öyle olduğundan şüphemiz kalmadı.
Bir kalemde tarih dersini kaldırdı!
Böylelerini tarih yazar! Kendileri tarih yazmasa da!
Tarih sadece kahramanları, büyük şahsiyetleri yazmaz. Gafilleri, hainleri, zalimleri de yazar.
Tarihte onlar da vardır; bazen yerleri daha geniştir. İşte mesele onların rağmına var olmaktır. Ki onlara kahraman denilir.
Mevcut bakanla bir alaveremiz, dalaveremiz, müşaveremiz, muhaveremiz yoktur. Bilmeyiz, tanımayız; sırf görmüşlüğümüz vardır. İşinin uzmanıymış, sahasının ehliymiş. İşinin uzmanı olan birinin ülkenin kimlik meselesi hakkında fikri yoksa, tarih şuurundan yoksunsa, ona maarif vekaleti emanet edilemez.
Tarih zamanın matematiğidir. Geçmişten bugüne gelişimizin ilmidir. Tarihsiz toplum, talihsiz toplumdur. Türkiye uzun süre tarihsizleştirildi, bu demektir ki talihsizleştirildi.
Siz tarih kurumu neden kuruldu, tarih kongreleri neden yapıldı, biliyor musunuz? Milleti sürmekte olanı tarihten koparmak için, köksüzleştirmek için!
Orta Asya kurudu, bütün dünyaya göçtük!
Bu fasarya uzun süre tarih dersi diye okutuldu. Orta Asya ancak Anadolu kadar kurumuştur! Batıya doğru ilerleyişimizin sebebi kuraklıktan filan değil, bir misyon uğrunadır.
Tarihten Osmanlı’yı silerseniz, en azından modern döneme gelemezsiniz. Tarihin akışını inkârın tezahürü, öncesiz İnkılâp tarihidir.
Şimdi lisede tarih dersi seçimlik, fakat inkılâp tarihi mecburî!
1919’da doğduk, 1923’de ana mektebine başladık, 1938’da liseyi bitirdik. Tarih 1938’de bitti! Lisansa bile gelemedik! Lider ölümsüzse, onun tarihi de ondan sonrasına yürümez!
Gelinen nokta: Matematik zorunlu, tarih sorunlu! Tek tarih inkılâp tarihi! Var mı itirazı olan? İnkılâp tarihine tarih demeye bin bir şahit yetmez. Çocuklarımız tarihin 1919’da başladığına inandırılacak. Bir daha görüldü: Maarif meselesi Türkçe fakiri millî eğitim bürokrasisine bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Geniş ve kapsamlı istişare şart!
Tarihi seçimlik yapanlar, bir millet olarak varlığımızı yok sayanlardır. Felsefeyi, mantığı seçmek neyin nesi? Bilme, düşünme test çöz sade!
Maarifte reform bekliyorduk, mankurtlaştırma projesi geldi.
Öğretim matematiksiz olmayacağı gibi, tarihsiz de olmaz, felsefesiz ve mantıksız da!
“Mağlubiyet ideolojisi” iki binli yılların başında topu attı. Kemalist ilkelerle değil Türkiye’yi Patagonya’yı bile yönetmek mümkün değil. Bundan şüphe yok. Fakat Atatürk “kült”ünü inkılap tarihi dersleri ile din gibi körpe zihinlere zerk ederseniz, geleceğinizi karartmış olursunuz. Anıtkabir kültten medet umanların mekânı olur.
Bu iktidar, farkında olarak veya olmayarak tarihsiz öğretimle geleceğin iktidarına geçiş yolunu açıyor. Genç nesillerin başka gidecek yeri kalmayacak. Gençler inkılâp tarihi ile alternatifsiz CHP zihniyetine yönlendiriliyor.
Bari geriye dönün, andımızı okutun, tutarsızlık olmasın!