Son yıllarda ilgi odağı bir şahsiyet hâline gelen ve Erzurumluluğu aşikâr olduğu hâlde memleketi tartışma konusu yapılmaya çalışılan Hüseyin Avni Ulaş, Nurettin Topçu’nun millet mistiklerinin başında gelmektedir. Hayatının çeşitli safhalarını yeniden dikkatlerinize sunmaya çalışacağım bu yazıda kaynağımız Muammer Çelik Bey’in “Erzurumlu Hüseyin Avni Ulaş” kitabıdır. Hüseyin Avni Ulaş’ın kişiliğini ve millî hadiseler karşısında duruşunu ise Nurettin Topçu külliyatı ve Hareket Dergisi Hüseyin Avni Ulaş sayıları ile ortaya koyacağız.
Hüseyin Avni Ulaş kimdir?[1]
Hüseyin Avni Erzurumlu idi, su katılmamış bir Dadaştı ve politika ile uğraşmamıştı; ama politika diye bir şey olduğunu çok iyi öğrenmiş, politikanın ürpertecek kadar iğrenç yanlarını da, yapıcı, yarar sağlayıcı kuvvetlerini de görebilmiş, öyle veya böyle olmasının karakterlere ve kafa yeteneklerine bağlı bulunduğunu anlamıştı. Dışarıda, özel hayatın da yapmadığı şeyi çoktandır Meclis’te yapıyor ve mebuslara da, Ankara’yı dolduruveren ve bir görünüp bir kırklara karışan, sonra yeniden ortaya çıkan beylerle, beyefendilere de, artık, asıl karakterlerini yakalamak, kafalarının içini okuyabilmek hırsıyla bakıyordu. (Firavun İmanı/Tarık Buğra)
1887 (1303)’de Erzurum’un Kümbet köyünde doğan Hüseyin Avni, Gençağazade Musa Bey’in oğludur. Annesi Kümbetli Mehmet kızı Münire Hanım’dır. Musa Bey’in ve Münire Hanım’ın Hüseyin Avni, Hafız Hakkı, Hüsnü Mustafa, İhsan ve Binnaz Hanım olmak özere beş çocukları vardır. Hüseyin Avni Bey ortanca çocuklarıdır. On bir yaşına kadar köyde kaldı. İlk eğitimini köyünde Halil Efendi’den aldı. Şimdilerde Kümbet köyü Erzurum merkeze 15 km mesafede 70 haneli bir köydür.
Hüseyin Avni Ulaş, 1901’de Erzurum İdadisinin ziraat şubesinde altı yıl okudu. 1906’da İstanbul’a geldi. Liseyi Vefa Sultanisinde tamamladı. Ticaret Mekteb-i Alisinde iki yıl okuduktan sonra 1908’de Mekteb-i Hukuk’a geçti. İstanbul’da Erzurum’dan aile dostları olan, Topçuzâde Ahmet Efendilerin (Nurettin Topçu Hocanın babası) yanında tahsilini devam ettirmeye başladı. Hukuk Mektebi’ni (Devlet-i Âliyye-i Osmaniye Darülfünûn-1 Osmanî Mezuniyet şahadetnamesi ile “âlâ derecede”) dört yılda bitirdi (10 Eylül 1328-23 Eylül 1912). 29 Kasım 1913’te İstanbul’da stajını tamamlayarak avukatlığa başladı. Dokuz ay gibi bir süre Sirkeci Kosova Hanı’ndaki bürosunda mesleğini icra etti.
Hüseyin Avni Ulaş 20 Temmuz 1914’te askere gider. İstanbul Talimgâhında eğitimini görür. Yedek subay, teğmen ve üsteğmen olarak askerliğini Şevket Süreyya Aydemir’inde bulunduğu; 9. Kolordu, 9. Fırka, 17. Alay, 50. Tabur, 2. Bölük’te yapar. Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde bulunur ve başta Ruslar olmak üzere dört sene savaşa katılır. Burada Ermeni komitalarını yakından tetkik etme imkânı bulur. Böylelikle bölge ve Ermeni emelleri hakkında bilgi sahibi olur. 1918’de Bitlis ve Kars’ın kurtuluşuna katılır.
Dokuzuncu Fırka Kumandanı Rüşdi Paşa’nın emrinde ihtiyat zabiti olarak görev yapan Hüseyin Avni Bey, cesur ve akıllı biri olarak göze çarpar. Kasım 1918’de terhis olunca Kars’ta “Millî İslâm Şurası” kuruluna fahri hukuk müşavirliği yapar. Daha sonra Rüşdi Paşa’nın tavassutu ile Erzurum’a gelerek İstihlas-ı Vatan Cemiyeti’ne katılır. Çalışmalarını bir müddet bu cemiyette yürütür. İzmir’in İşgali’ni protesto eden öncülerden ve Cemiyet’in “İkinci Mıntıka Reisi” olarak üstün gayretlerle çalışır. Harpten sonra Erzurum Malî Müşavirliğine tayin olunur.
Hüseyin Avni Bey, Erzurumlu olmasına rağmen Erzurum Kongresi’ne Doğu Beyazıt delegesi sıfatıyla katılmış ve müzakereler sırasında kayda değer hizmetler göstermiştir.
Şark Müdafaa cemiyetleri arasında Erzurum ve Trabzon şubelerinin ön ayak olmasıyla Erzurum Kongresi’nin 10 Temmuz 1919’da toplanılması kararı alınmış fakat yeterli sayıda delege toplanamadığı için 10 Temmuz kongresi gerçekleşememiştir. Hüseyin Avni Bey’in de içinde bulunduğu şube üyelerinin gayretleri sonunda semeresini verdi. Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Orbay’ın katılımı ve özellikle Kazım Karabekir Paşa’nın fiilî destekleriyle Kongre 23 Temmuz 1919’da toplanmıştır. Hüseyin Avni Bey, kongre süresince hem mesleki tecrübesini hem de teşkilatçılık melekesini fevkalade kullanmayı bilmiş ve görüşmelerin verimli geçmesinde emeği geçmiştir.
Hüseyin Avni Bey, 12 Ocak 1920 tarihinde otuz üç yaşında İstanbul’daki son Osmanlı Meclisi Mebusanı’na Erzurum mebusu olarak katılmıştır.
Hüseyin Avni, 23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi’ne de yine Erzurum milletvekili olarak katıldı. Millet Meclisi’nde görgüsü, bilgisi ve cesaretiyle vatanperverliğin verdiği ruhla, kendini sevdirmiş mecliste ikinci gurubun hatibi olmuştur. Onun ülkemiz genelinde tanınması Meclis’te yaptığı her biri “Siyasi Hitabet Şaheseri” olan çok delilli ve açık sözlü mertçe konuşmaları sayesinde olmuştur. Seçim bölgesi Erzurum’da Eylül 1920’de 15. Kolordunun Ermenistan’a karşı bir harekât ihtimaline binaen halktan toplanan erzak ve askeri malzemeler Ulu Camii’nde saklanmıştır. Ancak daha sonra harekât başlamaz. Buradaki silah ve cephaneler, erzak ve terk edilmiş mallar üzerinde bazı görevlilerin usulsüz uygulamaları, kanuna aykırı vergi toplamaları, baskı ve zorbalıkları halkı çok incitmiş. Halkın galeyana gelmiş. Bu gelişmeler üzerine Erzurum mebusları Adliye Vekili Celâlettin Arif ve Hüseyin Avni Beyler, Erzurum’a gelirler. Erzurum’a geliş gayeleri vali vekili hakkındaki dedikoduları halletmek, vilayete seçimle bir vali atamaktır. Olaylar karışık hâl alır. Hüseyin Avni Bey’in dirayeti ile halkla memurların açılan arası düzeltilir.
Hüseyin Avni Bey, Meclis’te Adalet, Milli Savunma, Anayasa, Malî Kanunlar, PTT ve Bütçe Komisyonlarında çalıştı. İkinci Toplantı yılında Malî Kanunlar Komisyonunun Başkanlığını, Anayasa Komisyonunun kâtipliğini ve PTT Komisyonunun sözcülüğünü yaptı. Mali Kanunlar Komisyon Başkanlığını Üçüncü Toplantı yılında da sürdürdü. Meclis’te gelişen olaylar sonrası, 10 Mayıs 1921’de Müdafaa-1 Hukuk grupları teşkilinde İkinci Grup’u kurdu. Hemen her konuda bilgi sahibi olduğu için söz alıp konuştu. Doksan üçü gizli oturumlarda olmak üzere dört yüz dokuz konuşma ile Meclis kürsüsünde meselelerin üzerine en çok giden hatip oldu. Ayrıca dokuz soru önergesi verdi. Şerefli bir muhalefetin sınırlarını çizdi, öncülüğünü yaptı. Etkili hitabetinden dolayı iki kere Meclis İkinci Başkanlığına seçildi.
Hüseyin Avni Bey, gözetim altında olduğu için uzun yıllar siyasetten uzak kaldı. 13 Kasım 1929’da İstanbul’da İsmail Hakkı Paşa’nın dul kızı Ferhunde Hanım’la evlendi. Kanlıca ‘da kayınpederi vefat edene kadar oturdu. 1930’da tek çocuğu Mehmet Nurettin Ulaş dünyaya geldi. Ömrü boyunca badireli bir hayat yaşayan Hüseyin Avni Bey evliliğinde mutludur.
Doktorasını Sorbonne’da tamamlayan Nurettin Topçu yurda döndüğünde, Galatasaray Lisesi’ne felsefe öğretmeni olarak tayin edilir (29 Kasım 1934). Çocukluğu ve gençliğinden beri hayranlıkla takip ettiği Hüseyin Avni Bey’in “üvey” kızı Fethiye Hanım’la evlenmek ister. Bu düşüncesinde Hüseyin Avni Bey’e daha yakın olmak isteğinin tesiri olduğu söylenir. Nurettin Topçu 12 Kasım 1935 tarihinde evlenir. Düğün günü akşamı Nurettin Bey İzmir Lisesi’ne yurt bilgisi dersi vermek üzere tayin olur. İzmir’e tayin Nurettin Topçu’nun evliliğinde sıkıntılar yaşanmasına yol açar. 15 Kasım 1937’de bu evlilik son bulur.
1939’da İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı, Refik Saydam’ın başbakanlığı döneminde, geçmiş yıllarda gözden ırak tutulan birçok isme bazı imkânlar sağlanmıştır. Hüseyin Avni Bey’de kendi başvurusu ile 7 Temmuz 1939’da İstanbul 5. Noteri olarak tayin olmuştur. Hüseyin Avni Bey, geçimini sağlamak için mecbur kaldığı noterlik işini pek de severek yapmasa da iktisaden ferahlamış. Bundan sonra sürekli siyasi faaliyetlerde bulunmaya çalışmıştır.
Hüseyin Avni Bey 1945’de, Nuri Demirağ’la beraber Milli Kalkınma Partisi’ni kurmuştur. Partinin İdare Heyeti’ndeydi. Aralarındaki anlaşma ve iş bölümüne göre, Nuri Demirağ maddi yükü çekecek, siyasi yönetimi ise Hüseyin Avni Bey’e bırakacaktı. Dönemin önemli zenginlerinden olan Nuri Demirağ, İsmet İnönü hükümeti ile çatışma hâlindeydi. Kurulan partinin bir husumetten beslendiği anlaşılıyordu. Bu tarz onun siyaset anlayışına uygun olmadığından partiden Kasım 1945’te istifa etmiştir.
Hüseyin Avni Ulaş, 1948 senesinde Millet Partisi kuruluşuna katkıda bulunmuştur. Ömrünün son yıllarında “Müessesan Meclisi” (Kurucu Meclis) kurmayı hedefliyordu. Gözlerinden rahatsızlığı bu çalışmalara fırsat vermemiş 22 Şubat 1948’de hastaneden çıkalı bir ay olmuşken bir pazar günü evinde Hakkın rahmetine kavuşmuş İstanbul Kandilli Küçüksu Kabristanı’na defnedilmiştir. Mekânı cennet, makamı âli olsun.
Hüseyin Avni Ulaş’ın ölümü dolayısıyla Erzurum Belediyesinden İstanbul’daki ailesine gazeteler vasıtası ile şu telgraf gönderilmiştir: “Yurt içinde samimî düşüncelere müstenit değişmeyen karakter ve imanı ile inkılâbımızın tekâmülü uğrunda her türlü gayret ve mücadeleden geri durmayan ve Milli Mücadele boyunca yaptığı hizmetleri, bıraktığı temiz hatıraları ile milletin kalbinde yer alan değerli hemşerimiz Hüseyin Avni Ulaş’ın ölüm haberinin çevremizde uyandırdığı derin teessürü, şehrimiz namına ailesi efradına arz etmeği bir vecibe sayar, bu hususta gazetenizin tavassutunu rica ederim.” Erzurum Belediye Başkanı Kâzım Yurdalan
[1] Çelik, M. (Eylül 2017) Erzurumlu Hüseyin Avni Ulaş, İstanbul: Dergah Yayınları