Kişi öğrenmek maksadıyla neye yönelirse o yola gönüllü girer. Daha ilk dakikadan itibaren en iyi öğretmenle de tanışmış olur. Öğrenme maksadıyla yola gönüllü girmeyenler, maksadını düzeltmedikçe en iyi öğretmenden mahrum kalırlar.
Hedefi olan kişinin algısı o yönde açık olur. Karşılaştığı olay, nesne gibi durumlarda erken uyarılır. Dikkati o yöne toplanır. Odaklanma öğrenmeyi kolay ve kalıcı hale getirir. Ki buna ”Algıda Seçicilik” denir. Algıda seçicilik, fırsat eğitim için muazzam imkan tanır.
Beyinde öğrenme kanalları vardır. İlgilenilen alandaki kanallar gelişip genişlerken, diğer kanallar cılız kalır. Bedendeki kas gibi çalışan kaslar forum tutup güçlenirken, kullanılmayan kaslar zayıflar. Beynin sürekli kullanılan lobu otaban gibi işlek olur. Kullanılmayan alan patika yol olarak kalır.
Öğretmenler ve veliler, öğrencileri ”en iyi öğretmenle” tanıştırmak için sabırlı olmalılar. ”Sevdiriniz, nefret etmeyiniz” Hadisi şerifine uygun davranmalılar.
Yapılacak iş ürkütmeden, korkutmadan, gösterilerek, güven oluşturularak yapılmalı ve yaptırılmalıdır. Misal koyun veya kuzusunu otlatan bir çoban, dere yada nehirle karşılaşır. Hayvanlarını sıkıştırırsa ürken sürüsü dağılır. Bunun yerine kuzulardan birkaçını elleriyle tutarak karşıya geçirir. Sonra çekilir bir kenara, sürünün tamamının hoplaya zıplaya geçişini seyreder. Çoban ürküterek hem kendisi hem de hayvanları için eziyete dönecek işi, basit bir hamleyle eğlenceye dönüştürür. Bizler de öğrenci yada çocuklarımızı güven sağlayarak, gönüllü hale getirip karmaşık bir çok işi kolayca yaptırabiliriz.
Salgın sürecinde ders dışı vakitlerde ücretsiz özel dersler yapıyordum. Bu durum öğrencinin derse daha fazla motive olmasını sağlıyordu. Aileler de bu durumdan çok memnun oluyorlar, eğitim ortamının iyileşmesine katkı sunuyorlardı. Her öğrenciyi birebir görmek benim için de fevkalade iyi idi. Her öğrencinin yaşadığı ortak zorluklarla beraber, birbirinden farklı zorluklar yaşıyorlardı. Tıkanmanın nerede yaşandığını görünce oraya yoğunlaşıyor, çözüme ulaşmamız daha kolay oluyordu.
Özel ders yaptığımız bir gün Betül’ün işlemleri zorlanarak yaptığını gözlemledim. İşlem mantığını kamilen kavradığını fark ettim. Fakat sayılarla ilişkisinde zayıflık gördüm. Ders bitiminde kendisiyle bu durumu konuştum. İşlem becerisini tebrik ettim, sayılarla ilgili sorun yaşadığını belirttim. Bir sonraki özel derse sayıları birkaç kez tekrar ederek gelmesini tembih ettim.
Betül sonraki derse geldiğinde gocuğunu çıkartırken ”Öğretmenim biliyor musunuz ben ne öğrendim?” dedi.
Gülümsedim ”Söylemezsen nerden bileyim.”
”Sayılarla ilgili bilgiyi yanlış biliyormuşum.” diye ilave etti.
Onun heyecanına ortak oluyordum. ” E artık söyle merak ettim.”
” Öğretmenim biliyor musun küçük sayıları kolay, büyük sayıları zor sanıyordum. Meğer küçük sayılar zor, büyük sayılar kolaymış. Birer yüze kadar say say bitmiyor. Halbuki dokuzar saymak o kadar kolay ki.” dedi ve örnek göstermek için sayıları saydı.
Tebrik ettim, hayırlı olsun dedim. Artık yola çıktığını, yolun ona sırlarını fısıldayacağını söyledim. ”Yolun en iyi öğretmen” olduğunu belirttim. Şimdi benden daha iyi bir öğretmenle tanıştığını söyledim. Sakın o öğretmenden ayrılma, yoldan çıkma diye hatırlattım.
En iyi öğretmen yoldur. Çocuklarımızı ilim irfan yoluna gönüllü çıkartıp en iyi öğretmenle tanıştırmak gerekiyor. Gerisi çoban gibi bir kenara çekilip gelişmeleri keyifle seyretmeye kalıyor.