Soru, bilimin ve bilginin temelidir. Anlamak, anlamlandırmak ve öğrenmek soru sormak, doğru ve yerinde sorular sorabilmek ile mümkündür. Sorular hem içe yolculuk ettirir, hem de dışımızdaki dünya ile bizim temasımızı sağlar.
‘Usül ve üslup’ soru sormada en önemli iki temel unsurdur. Çünkü soru öyle usulüne uygun, metodik ve öyle üslupluca sorulmalı ki istediği cevabı fazlasıyla alabilmeli. Atalarımız ‘üslubu beyan aynıyla insan’ demişler. Onun için insan sorusunun içinde hem sorusunu hem de bilgelik yüklü nezaketini ve üslubunu da saklamalıdır.
Usül ve üslubunca soru, güneş gibi olmalı. Muhatabını önce diriltmeli. Sonra saygı duymaya davet etmeli. En sonunda derin düşüncelere salmalı. Soru sahibi ile muhatabı arasında soru bir köprü olmalı. Bir yol açmalı. Bir fikir kapısı aralamalı.
Savaş ta en stratejik silah ilk önce kullanılır. Sorunun da en ‘efendisi’ en evvel sorulmalı. Hem sahibine hem de sorulana saygı/ihtiram uyandırmalı. Böylelikle gerisi kolay gelebilsin.
Soru bilgeyi, bilgiyi ve bilgeliği bir araya getirmeli. Muhatabı bu kapılardan birisi ile düşünce alanına kendini açabilmeli.
Soru sahibi hem dilini, hem gönül dilini, hem de muhatabının dilini iyi bilmeli.
Soru bir dava gütmeli ama davacı etmemeli. Geleneğimizin söyleyişi ile soru: ‘’efradını cami ağyarını mani’ olmalı. Öğrenmek istediğini, öğrenmek istediği kadarı ile en doğru kelimelerle, açık ve anlaşılır bir dille ifade etmeli.
Soru bilimin kapısını açmalı.
Cesaret, metanet, sadakat ve merak duygusu. Bilim yolunda insanın en çok ihtiyaç duyacağı metot ve sistematiktir. Klasik sistemimiz bunu üç esasa dayandırırmış: gayret, hayret, gurbet. Yani çalışma ve çaba, bilim yolunda kavi ve kuvvetli bir merak ve bilim peşinde ‘Çin’de de olsa almak için yollara düşmeyi gerektirecek hakikate ulaşma aşkı ve arzusu. Bunların hepsi bilgi ve hakikat peşinde olanları hedefe taşıyacak ilkelerdir.
Bütün öğrenme çabalarını, metotlarını ise daha fazla bilgi ve daha iyi bir öğrenme ve doğru sahih, nitelikli bilgiye doğru inceltme, anlaşılır hale getirme, bilgiyi hazmetme yolunda adeta pelteleştiren ana taşıyıcı ise; ‘soru’dur. Bilim yolundaki insanın merakını tatmin etmesi, zihin dünyasındaki aradığı cevapları oluşturabilmesi sorularına aldığı güçlü, doğru, nitelikli cevaplarla mümkün olmaktadır. O zaman şu sorulara doğru cevaplar vermek zorundayız:
En doğru soru hangi soru? En iyi soruyu nasıl sorarız? En yerinde soru nedir? En açıklayıcı soru hangisidir? Bu suallere de cevap aramalı zihnimiz. Muhatabından evvel bu suallere doğru bir zihin ve davranış yolculuğu yaparak kendini hazırlamalı. Sorular hele de ‘akıl verici’ değil, ‘fikir alıcı’ bir muhteva taşımalı.
Soru/sorular zihin açıcı olmalı. Ufuk açmalı. Öğretici olmalı.
Meşhur ödüllü bir yazara kestirmeden ödülü nasıl kazandığı sorulur. O da cevap verir:
‘’Benim arkadaşlarımın anneleri ve babaları çocuklarına her seferinde o gün öğretmenin sorularına doğru cevap verebildin mi’’ diye sorarlardı. Bu tarz soru çocukları sadece cevap vermeye kodlayan bilgi temelli bir anlayıştır. Oysa benim annem ‘’bugün öğretmene yeni bir soru sorabildin mi?’’ diye sorardı. Bu tarz soru ise zihin açıcı ve insanın fikriyatını sürekli harekete geçirici bir anlayıştır. Demek doğru soru, bütün öğrenme ve bilim kapılarını açmaya yeni meraklar oluşturan, çoklu öğrenme kapıları açarak götüren en temel anahtardır.
Doğru düşüncelerle yola çıkalım.
Doğru düşünce için doğruyu bilmek gerek. En evvel kendimizi ve bilmediğimizi bilmek gerek. Arkasından bildiklerimize doğru bir pencere açarak, bildiklerimizi de iyi bilmek gerek. Dibine darı ekecek kadar bildiklerimize hakim olmak gerek. Sonra usül bilmek gerek. Ondan sonra yol bilmek, erkân öğrenmek gerek. En sonunda öğrenmeyi bilmek gerek. Bir alıştırma, belli bir zihni akış, usülünce bir merak duygusu ve aydınlanma/ aydınlatma kaygısıyla soru sormalı. Hakikate ulaşmak, olgunluğa eriştirmek, açıklığa kavuşturmak için. Gayrisi başka bir tasnife girmekte.
Doğru soru doğru düşünceye ve doğru düşünmeye dayanır. Doğru soru temiz bir görüş, berrak bir bakış ve duru bir zihin dünyasına sahip olmayı gerektirir.
En doğru soru maksadını en iyi dile getiren sorudur. En doğru soru istediği cevabı aldıran sorudur. En doğru soru hakikat hatırına en çok hizmet eden sorudur.
Sorularınız doğruya, doğrularınız da doğru soruya hizmet eder olsun.
Sağlıcakla kalın.
Doğru cevaba yanlış sorularla ulaşılamaz…
Doğru cevaba yanlış soruyla ulaşılamaz…
Onun için doğru soruya dair bütün yol ve metotları ve de içeriği bilip uygulamak bir başarı hikayesi yazdırır diyelim.
Güzel bir yazı olmuş Memiş Bey. Açık, net, doğrudan maksada giden cümleler… Konuyu bütünleyici örnekler…
Tebrik, selam ve dua…
Eyvallah çok teşekkür ediyorum Yusuf Hocam. Anlamaya ve anlaşılmaya vesile olması dileği ile…
Yazınıza teşekkür ediyorum hocam. Soru sormak veya sormamak, üslup ve kişiye yansıması… Farklı bir konuya temas etmişsiniz.
Melek hanım, söz, soru ve üslup arasındaki doğrudan ilişkiye dair bir çalışma oldu. Teşekkür ederim.
Yanlış üslup, doğru sözün celladıdır..
Kaleminize sağlık…
Teşekkür ederiz. Bunun için doğruları doğru üslup ile ortaya koymalı…