Prof. Dr. Ahmet YILDIRIM
Tarih boyunca insanları eğiten toplumlara yön veren ve onları şekillendirmeye çalışan örnek ve model şahsiyetler var olmuştur. Şüphesiz bu şahsiyetler, gerek kendi toplumlarının ve gerekse diğer toplumların bireyleri tarafından ilgi görmüş ve örnek alınmaya çalışılmıştır. Türklerin inanç, toplum ve manevi hayatında önemli bir yere sahip olan mutasavvıf, şair ve Yesevîyye tarikatının kurucusu olarak bilinen Hoca Ahmed Yesevî de bunlardan biridir. Bu yazımızda Hoca Ahmed Yesevî’nin insan eğitici kimliği ve modeli araştırılarak insan eğitimindeki başarı ve uyguladığı metotlar üzerinde durularak günümüz açısından bunlardan nasıl istifade edileceği irdelenecektir. Birkaç yazı olarak planladığımız bu konu inşallah istifadeli olur.
Eğitimde eğitici ve eğitimcinin rolünün ve modelinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya gerek yoktur. Eğitimcinin, konusuna hâkim, faaliyetlerinde samimi ve ihlâslı olması gerekir. Aksi halde etkili ve başarılı olma şansı çok zayıftır. Bu bağlamda Hoca Ahmed Yesevî’nin mükemmele yakın bir çizgide olduğunu görmekteyiz. O, Kur’ân’ı, sünneti, tasavvuf ve tarikatı kısacası öğretmek durumunda olduğu İslâm’ı çok iyi bilmektedir. Hoca Ahmed Yesevî’nin bu çizgiyi yakalamasında, Allah’ın inayeti yanında, iyi bir aile ve çevrede yetişmiş olmasının rolü büyük olmalıdır. O, annesini ve babasını erken yaşlarda kaybetmiş olmasına rağmen, insanın ilk karakter çizgilerinin oluştuğu çocukluk devresini iyi bir aile çevresinde geçirmiştir. İnsanı eğitme, ona karakter ve şahsiyet kazandırılmasında aile bireyleri gibi örnek insan modellerinin önemi büyüktür. Ayrıca bu bağlamda Hoca Ahmet Yesevî’nin yaşadığı döneme ve coğrafyaya baktığımızda; siyasi olarak devlet otoritesinin kaybolup taht kavgalarının yapıldığı, önemli iktisadi sıkıntıların bulunduğu, ferdî ve sosyal problemlerin yaşandığı bir kriz dönemi olarak karşımıza çıkmaktadır. O dönemde bu coğrafyada yaşayan insanlar ve bilhassa Türk boyları İslâm’la tanışmış olmakla birilikte, henüz İslamiyet’i ve onun kendileri için önemini tam manasıyla kavrayabilmiş değillerdi. Farklılıklar ve düşünce ayrılıkları devam etmekteydi. Hatta önceki kültürlerin yani Şamanizm’in, Budizm’in ve paganizmin izleri hala bulunmaktaydı. Diğer taraftan tasavvuf düşüncesinin egemen olduğu bir dönemde bunların olması dikkat çekicidir. Yesevî işte tam böyle bir dönem ve ortamda doğup büyümüştür.
İnsanları eğitirken Hoca Ahmet Yesevî, yaşadığı böyle bir dönem ve ortamda Allah’ın varlığı ve birliğine, İslâm dininin özüne ters düşmeyen eski Türk millî geleneklerini dışlamamış, onları müsamaha ile karşılamış, onların dinle yoğrulan kültürüne renk katacak şekilde mana ve değer kazanmasını temin etmiştir. İşte Türk-İslam kültürünün oluşumu bu yolla başlamıştır. Onun bu metodu, Türklerin büyük bir zorluk çekmeden Müslüman olmalarını temin ettiği gibi, kimliklerini kaybetmemelerini de sağlamıştır. Burada Ahmet Yesevî’nin kendi ilmini geniş alana yaymasında ve İslâm’ı tanıtmada, düşünce ve çalışmasını “davranış hürriyeti” prensibi üzerine oturttuğunu söyleyebiliriz. Bu manada Ahmet Yesevî’nîn Türk-İslâm Dünyasına en büyük hizmeti eski Türk töre, yasa ve ahlâk değerleriyle, İslâmî ahlâk esaslarını yakınlaştırıp, bağdaştırması olmuştur. Onun hakkında “Orta Asya Sofîliğinin temeli, Ahmed-i Yesevî ve Yesevîlik tarafından o kadar güçlü bir şekilde atılmıştı ki, sonraki sûfî cereyanlar, mutlaka kendisini bu temele oturtmak zorunda olduğunu görmüşlerdir” şeklinde değerlendirme Yesevî düşünce sisteminin önemini, eğitim anlayışını ve farkını göstermektedir.
İşte bu noktada Hoca Ahmed Yesevî’nin eğitimci yönünü iyi bir şekilde ortaya koyabilmek için, meseleye pedagojik açıdan bakmak gerekir. Bir eğitim düşüncesi, stili ya da uygulaması ele alınırken, eğitimin felsefesi (insana bakışı, insan anlayışı), ilkeleri, amaçları, bilgi muhtevası, seçilen metot ve politikalar, araç ve gereçler, eğitim ve öğretim organizasyonu ve bunların ana unsurları inceleme objeleri olarak ele alınır. Bu durum kişilerin incelenmesi için de geçerlidir. Şimdi bu ölçüler içerisinde Hoca Ahmed Yesevî’yi inceleyebiliriz:
Hoca Ahmed Yesevî’nin insan anlayışının temelinde, İslâm düşüncesinden gelen unsurlar olarak hoşgörü, tevazu ve takva gibi davranışlar yanında, üst seviyeli bir kavramlaştırmanın neticesini ifade eden üstün insan imaj ve ideali de bulunmaktadır. Hoca Ahmed Yesevî bu nitelikleri taşıyan insanı, insan-ı kâmil mürşidi kâmil, pir ve fenâ fillâh makamına erişmiş insan kavramlarıyla tanımlamaya çalışıyor. Bizzat kendisi bu ideal tip için en iyi örnektir. Hikmetlerinde şöyle der:
Nam ve nişan hiç kalmadı, “Lâ… -La…” oldum;
Allah zikrini diye diye “…illâ…” oldum;
Halis olup, muhlis olup “…lillah” oldum;
“Fena fillah” makamına geçtim ben işte. (Ahmed Yesevî, Divân-ı Hikmet, s. 67 (Hikmet, 2)
Bu dörtlükte görüldüğü gibi, Hoca Ahmed Yesevî’nin ideal insanı, özellikle de tasavvufî boyuttaki eğitim anlayışının tanımladığı insan modeli, fenâ fillâh mertebesine erişmiş insandır. Fakat bu makam tasavvuf eğitim anlayışının en son hedefidir. Bu ideal hedefe erişmede kullanılan ara hedeflerden, kısa vadeli amaçlardan söz etmek mümkündür. Hoca Ahmed Yesevî’deki eğitim düşüncesinin bu yönü, yani ampirik değerlere ve pratik faydaya yönelen kısmı daha ziyade dikkati çekmektedir. Çünkü Hoca Ahmed Yesevî’nin düşüncesinde felsefi, sanatsal ve tasavvufi endişelerden ziyade, sosyal amaç ve muhteva ön planda bulunuyor. Onun şiirlerinin toplandığı Divân-ı Hikmet bu amaçla incelenirse, bu durumun bütünüyle doğrulandığı görülür. Divân-ı Hikmet’te cimrilik, tamah, açgözlülük ve nefsanî arzular reddediliyor; sabır, kanaat ve nefsin frenlenmesi övülüyor. Hırs ve ihtirasın insan hayatına verdiği zararlar anlatılıyor, hoşgörü, tevazu ve sevgi davranışlar olarak tavsiye ediliyor. Yalan ve riya eleştirilerek, dürüstlük ve açık sözlülük yüceltiliyor. İşte bu noktada Hoca Ahmet Yesevî’den bize intikal eden en önemli miras, onun hikmetleridir.
Şimdilik bununla iktifa edelim, devamı daha sonraki yazıda. Görüşmek üzere.
Kaynakça
Ahmet Yıldırım, Hoca Ahmed Yesevî’nin Hadis Kültürü, Ankara 2011
Ahmet Yıldırım, “Rol Model Şahsiyet Olarak Hoca Ahmed Yesevî’nin İnsan ve Toplum İnşasında Hz. Peygamber’in Etkisi”, I. Uluslararası Hoca Ahmed Yesevi Sempozyumu Bildirileri 28-30 Nisan 2016, Ankara, 2017, s. 213-237.
Hüseyin Akyüz, “Eğitici Bir Şahsiyet Olarak Ahmed Yesevî”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi (AÜTAET), Erzurum, 1994, Sayı: 1 s. 19-20.