D. Mehmet Doğan
Önce kelimeler değiştirildi…
Düşünmek kavramlaştırmaktır. Kavramlaştırmak ise, birbiriyle ilişkili, birbiriyle yakın kelimelerle anlamlı bir çerçeve oluşturmakla mümkün olabilir. Bir kavram alanında yer alan kelimeler birbirini destekler, takviye eder, anlaşılır kılar. Bu yüzden kelime zayiatı kavramlaştırmayı güçleştirir. Kelime değiştirmek, bir kelimenin yerine yeni bir kelime koymak düşünmeyi, kavramlaştırmayı kolaylaştırmaz, aksine, karmaşaya yol açar, düşünme zaafı doğurur.
Dille, kelimelerle oynamak, Türkiye’de bir zamanlar olağan bir iş olarak görülmekle kalınmamış, gerekli bir şey olarak kabul edilmiştir. Yerleşik, yüzlerce yıl içinde anlamları teşekkül etmiş, kavram çerçeveleri oluşmuş kelimeler yerine anlam alanları belirsiz yeni kelimeler konularak dil öztürkçeleştirilmeye çalışılmıştır.
Dile müdahale anlama müdahaledir. Her kelime bir veya daha çok anlama işaret eder. İşaret ortadan kaldırılırsa, işaret edilen de ortadan kalkar. İşaret değiştirilirse, işaret edilen de değişir. Yeni işaret bizi her zaman işaret edilmek istenene götürmez/ götürmeyebilir.
Bugün bu kabul edilemez durumun sıkıntılarını her alanda çekiyoruz. Fakat, en bariz olarak eğitim ve öğretim alanında hissediyoruz.
“Eğitim ve öğretim” dedik. Bu kelimelerin konuyu ne kadar anlattığını ölçecek durumda değiliz. Bugünün kelimeleri ile konuştuk. Bir zamanlar “maarif” vardı. İlgili bakanlık da bu isimle anılırdı. Sonra ne oldu da maarif “eğitim” oldu?
Şimdi “maarif”i kaç kişi anlar? Hatta “maarifçiler” bu kelimeyi bilir mi? Artık bilinmezler arasına katılan bu kelimenin anlamı üzerinde düşünmek zorundayız.
Maarif kelimesi dolaşımdaykan, terbiye, tahsil, talim, tedris, tedrisat gibi kelimeler de kullanımdaydı. Bu kavramla ilgili artık eski sayılan, kullanımdan düşmeye başlayan kelimeler ne âlemde?
En önemlisi “eğitim” bunlardan hangisinin karşılığıdır? “Maarif”in olmadığı kesin! “Tahsil”in değil, o “öğretim”le karşılanıyor. Geriye kalan kelimelere bakalım. Ya “tedris”? bu kelime de “öğretim”le karşılanıyor, kelime kıtlığında! Ne güzel, iki farklı anlama tek kelime! Kelimeleri yok et, zihnini daralt!
Buna rağmen “terbiye” kelimesi unutulmadı, unutturulamadı. Onun yerine uydurulan kelime “eğitim”di. Sokakta “eğitim-li” fakat “terbiye-siz” çok sayıda insanın varlığı bu kelimeyi yaşatıyor!
Şimdi maarif yerine de “eğitim” kullanılıyor! Çünkü “Maarif Vekaleti” oldu “Eğitim Bakanlığı” hem de “millî”! Derin türkçeden sığ öztürkçeye zorunlu “anayasal” geçiş!
Doğrusu “maarif”i ne “eğitim”, ne de “öğretim” karşılıyor.
Maarif esasen, “marifetler, bilgiler” demek. Anlam, tahsisî olarak kullanılırsa, “tahsille elde edilen bilgi” oluyor. Fakat maarif aynı zamanda kültür kelimesini karşılayan bir anlam taşır. Büyük Mevlâna’nın oğlu SultanVeled’in şu mısraı, farklı bir anlamlandırma gerektiriyor:
“Dışı temiz içi paslı olanlara müreccahtır gibi bazı maarif söyler”
burada maarifin terbiyevî, eğitici şey anlamına kullanıldığını görüyoruz.
Türkiye “maarif”den eğitime geçti. Fakat “Talim ve Terbiye Hey’eti” ne oldu? “Talim ve Terbiye Kurulu!”
İşte bir kelime daha: Tâlim (taalim)!
Esasına bakarsanız, “öğretim ve eğitim kurulu” denilmesi gerekiyor. Çünkü kelimeler arka plandaki anlam zenginliği dikkate alınmadan böyle basitçe (ve hoyratça) değiştirilebilir.
“Talim” gerçekten zengin anlamlı bir kelime… Bir işi öğrenmek veya alışmak için yapılan çalışma, yani “meşk” demektir talim. Bunun yanında Öğretme, belletmeanlamı var. Yetiştirme, ders verme, tedris, öğretim anlamına da geliyor. Hat talebesinin öğrenmek maksadıyla yazdığı yazı da “talim”.
Talimin eskiden halk arasında en yaygın anlamı, “askerî birliklere, harbde vazifelerini yerine getirebilmeleri için tâlimname maddelerinden kendilerine lüzumlu olan şeylerin kısmen nazarî, kısmen tatbikî sûrette öğretme”, yani şimdiki tabirle “askerî eğitim”di.
Bütün bunlar kafa karıştırıcı!
Maarif’i kullanırsan, ârif de yaşar. Marifet de, irfan da! Yeni dilde “ârif”in karşılığı ne? Ülkede ârif kaldı mı?
Maarif gibi, “marifet” de unutuldu, marifet iltifata tâbi olduğundan, “iltifat” da kalmadı!
Talim “ilim”le aynı kökten! Ya eğitim? O da “eğmek” masdarından! Ağaç yaşken eğilir, insan çocukken eğilip bükülür! “Terbiye” kelimesinin “Rab”la ilişkisini bilen var mı peki?
İlimle aynı kökten “muallim”e hiç girmeyelim. “Öğretmen”leri üzmeyelim! Fakat günümüzde öğretmenle eğitimcinin eş anlamlı olarak kullanıldığını, mürebbî karşılığı eğitimcinin anlamsızlaştığını unutmayalım.
Kelime çok, hepsini ele almaya bu yazı yetmez. Bir kelimeden de söz etmeden geçemeyeceğiz: Tedris/tedrisat!
Ya o ne? “Ders”le aynı kökten. Ders verme, öğretme demek…Tedrisat ise öğretim!
Hepsi bir tarafa, “eğitim” bir tarafa! Bu kadar farklı anlam nasıl fukara bir kelimeye yüklenebilir? Yüklense de o kelime bunu taşıyabilir mi?
Geriye kaldı müfredat! Bu kelime “program”la birlikte kullanılarak bir süre yaşatıldı. Şimdi yerine galiba sadece “program” kullanılıyor. Yani müfredatsız program devrindeyiz!
Teşekkürler Bu yazınızı geç ulaştım Ama çok müstefit oldum.