Önce bulunduğumuz coğrafya: Ortadoğu. Biz Ortadoğuluyuz. Anadolu Ortadoğu’nun kilidi. Bu bölge, tarih boyunca hep kavganın, savaşın, hesaplaşmanın yeri olmuş! Bugün de öyle. Doğu-Batı hesaplaşmasının yapıldığı bölge.
Tarih boyunca bölge hep büyük güçlerin kontrolünde olur.Mesela, İlkçağda Mısır, Asur, Hitit; Ortaçağda İskender, Roma, Emevi, Abbasi ve devamla Selçuklu, Osmanlı. Bugün ABD, AB, Rusya, İran, kısmen Türkiye.
ABD, bölgeye ilgisini yayınladığı iki raporda (Raporlar Rand Corporation tarafından hazırlanır. İlki, 21. Yüz yılda Çatışma Kaynakları, 1998, ikincisi, Bir Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası, 2003) açıklar. Bunlar üç ana maddede ifadesini bulur:
– İsrail’in güvenliği,
-Ortadoğu’nun zengin kaynakları,
-Ve en önemlisi de bölgede pivot- merkezi bir gücün oluşmaması. Bu gücün Türkiye olduğu ikinci raporda dile getirilir.
Şu açık: “ Güc”ün yansımaları korkunç. Bundan doğan pek çok problemle boğuşuyoruz. En ağırı varoluşumuza dönük olanı. Yani bahsettiğim hesaplaşma. Hesaplaşmanın merkezinde yer alma. Ve tam üç asırdır İslam dünyası olarak bir büyük kuşatılmışlığın zebunu olmak.
Bu kuşatılmışlık henüz kırılamadı. İslam dünyası pek çok proje üretti ama henüz bu siyasi, fikri, iktisadi, dini ve askeri kuşatılmışlık, abluka dağıtılıp atılamadı.
Tam da sözü edilen bu projelerden kısaca bahsetmek gerekir. Çünkü inşa edilecek olan felsefe, eğitim felsefesi doğrudan bunlarla ilgili. Ancak, burada İslam dünyasında üretilen projeler değil de, sadece ülkemize mahsus olanlar söz konusu edilecektir. Hiç şüphesiz bizleri bunaltan bunca problem, dert, tasa Yüce devletimizin, Osmanlı’nın yıkılışı ile baş verir. Dolayısıyla yıkılışı teşhise yönelik projeler ile başlayabiliriz.