TDK Güncel Türkçe Sözlüğe göre dost, “Sevilen, güvenilen, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse; yâr, düşman karşıtı.”; dostluk ise, “Dost olma durumu; mihribanlık, ülfet; dostça davranış.” anlamlarına geliyor. Dost, Farsça “dûst” kelimesinden dilimize geçmiş.
Merak ettim; mihribanlık, dostluk demekse “mihriban” nedir diye. O da “Güler yüzlü, muhabbeti bol, sevgi dolu, candan dost olan; şefkati, merhameti bol (kimse).” anlamlarına geliyor.
Usta hikâyecimiz Mustafa Kutlu, “Dostluk; sevgi, saygı, fedakârlık ve feragate dayanır. Hizmet, hürmet, merhamet, şefkat ister.” diyerek dostluğun olmazsa olmazlarını sıralar ve ekler; “Dost, seni düştüğün yerden kaldırandır.” Rahmetli Cahit Zarifoğlu ise “Bize, sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.” sözüyle gerçek dostluğun kalplerin anlaşması olduğunu vurgular.
İçten, samimi, darda kalana yetişen, el veren, esirgemeyen, fedakâr, dürüst, güvenilir, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan, ince hesaplar peşinde koşmayan, paylaşan, yedek defter tutmayan, önyargısız, külfetsiz, dost olup dost kalabilen kimseler vardır. İşte bu vasıfları taşıyanlar gerçek dostlardır. Bazı değerlerin mumla arandığı modern zamanda, sayıları az olsa da onların kıymeti iyi bilinmelidir.
Dost ve dostluk üzerine pek çok söz söylenmiş. Mevlâna, “Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol.”; Eflatun, “Dost, hem iyi görünen hem iyi olan insandır.”; Ziya Paşa, “Gerçek dostlar yıldızlara benzerler, karanlık çökünce ilk onlar gözükürler.”; Hz. Ali, “En hayırlı dost, seni hayra sevk edendir.” diyor.
Eyvallah… Dost da dostluk da hem tanımlardan hem ilgili sözlerden anlaşılacağı üzere güzeldir, güzelliktir. Hayatımıza anlam katan değerlerdir. İnsan, dostlara ve dostluklara ihtiyaç duyar. Yalnızlık Allah’a mahsustur. Lakin dostluğun bir bedeli vardır ve büyüklerin tavsiyesi şöyledir: “Öyle bir dostun olmalı ki seni gören onu, onu gören seni görmüş gibi olmalı.”
Ancak şair İbrahim Tenekeci’nin, “Sadece şu veya bu gıdanın değil, artık insan ilişkilerinin bile raf ömrü oldu. Her insanın son kullanma tarihi var. Çünkü insanlara insan olarak değil de, imkân olarak bakılıyor.” cümlesini okuduktan sonra neler geldi, neler geçti dostluğa dair aklımdan, gönlümden, dilimden.
Sadi Şirâzî sanki bu sözü asırlar evvel şerh eylemiş. “Sen; servet, saadet içinde iken dostluktan bahsedenleri, kardeşimsin diyenleri hakiki dost sanma. Hakiki dost; perişanlık, zaruret, felaket zamanında el tutan kimsedir.”
Ölçüp biçtim ve bu sözlerden anladım ki, özellikle günümüz şartlarında “İki çeşit dost vardır. Birincisi, ölünceye kadar dost kalanlar; ikincisi, işi görülünceye kadar dost olanlar! İlki nadirattandır ama ikincisine sık rastlayabilirsiniz.”
Gerçi şair Bâkî, üç çeşit dosttan bahsediyor. “Üç çeşit dost vardır: Bir dost vardır ki, gıda gibidir; sen onu her gün ararsın. Bir dost vardır ki, ilaç gibidir; gerekirse onu ararsın. Bir dost vardır ki, hastalık gibidir; o seni arayıp bulur.”
“Gerçek dost; ‘nasıl faydalanabilirim’ değil, ‘nasıl faydalı olabilirim?’ anlayışında olandır.” desek de tek dozdan veya bir tutam tuzdan ibaret dostluklar fazlaca görülüyor günümüzde. Ya çare bulunuyor ya da ihtiyaç görülüyor. Ne de olsa dünya, menfaat dünyası. Yahu “Menfaatler olmasaydı dostlar ve insanlar arasındaki ilişkinin hâli nice olurdu!”
Nurettin Topçu, “Arkadaşlık, akrabalık ve kardeşlik gibi uzvî veya tesadüfî yakınlıkların dostlukla alakası yoktur.” derken; Muallim Naci, “Ağız dostu çoktur ama can dostu pek azdır.” diyor gerçek dost ve dostluğun azlığına işaret edercesine.
Oysa bizim; posta değer veren ‘post canlısı’ insanlara değil, dosta değer veren ‘dost canlısı’ insanlara ihtiyacımız vardı.
Peki, “Olursa iyi olur, ama olmazsa çok daha iyi olur.” anlayışındaki dost görünümlü insanlara ne demeli! Ya da deva beklerken dert getirenlere… Shakespeare bu konuda teşhisi koymuş: “Dost yarası yaraların en derinidir.”
Ümit Yaşar Oğuzcan “Unutulmayanlar” şiirinde “Şöhretmiş, servetmiş her şey geçiyor, inan / Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa…” Evet, varsa ve kalırsa!
Ne de olsa “Konusu dostluk olan hikâyelerin çoğu şöyle bitiyor: Öküz ölür ve ortaklık sona erer.” Sözün özü, “Dostluklar da ölümlüdür.”
Bunca sözden sonra “Dost dediğin nedir ki?” diyesi geliyor insanın. Kimi vah vah, kimi tüh tüh!
Bir irfan mektebi olan Türk halk şiirinin önemli temsilcilerinden Âşık Veysel, dost görünümlü bazı insanların menfaate dayalı dostluklarından bıktığından mı nedir, “Kara Toprak” adlı şiirine tam bir teslimiyetle başlar:
“Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır.
Beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır.”
Ne diyordu Fitzgerald? “Dostlarımıza yaşarken yakınlık göstermeyi öğrenelim, öldükten sonra değil.” Benden söylemesi…
Mustafa USLU
Eyvallah güzel insan
Üstad bana ait bir ifadeyi de ben yazayım “Dostluk fedakarlık ister. Fedakarlık yapamayacaksan dost olma”
Muhteşem bir dost yazısı olmuş. Herkes kendine düşen hisseyi bu yazıdan alabilir. Dostluklarını ölçme fırsatı bulur.
Değerli hocam, dostluk kavramı gerçekten bu kadar güzel izah edilebilir çok güzel olmuş. Allah razı olsun, büyük keyif aldım. Mevlam bizi gerçek dostlardan eylesin inşallah.
Eyvallah… Menfaatsiz, çıkarsız, yürekten gelen dostluklara selam olsun.
Kaleminize, gönlünüze sağlık Mustafa Hocam. Rabbım hepimize güzel dostlar nasip etsin. İyi günde kötü günde bir arada olunabilecek dostluklar nasip etsin.
Kıymetlı hocam kaleminizr ve yüreğinize sağlık dostluğu bilmeyene yada hatırlamak isteyene güzel bir yazı olmuş herkesin okuyabilmesi yararına olacaktır hürmetlerimle ellerinizden öperim
Eyvallah dost, güzel insan
Allah bizlere dünyevi menfaatler için dost olmayı değil, gerçek alemde dost kalabilmeyi nasip etsin.Kalemine yüreğine sağlık Mustafa USLU
Atalarımız” Hiç dostu olmayan, birisine dost olmaya çalışmalı”, ” Hatasız dost arayan dostsuz kalır” demişler. Dostluk tadı veren bir yazı olmuş Mustafa hocam. Teşekkürler ve selamlar.
Teşekkür ederim feyiz aldım
Bu muhteşem içeriği konu almanızdan dolayı sizi ayrıca tebrik ediyorum Kıymetli İnsan… Olduğu yere hakkını veren güzel insan… Umut olan azalan sayılarımızla derinleşebilen, başarıyı sığlıkta aratanlara da uyum zorunda kalan bizler için hayat sırf bu sebeple az daha yorucu… iyi ki varsınız. Geçmişten bugüne inşallah bunu diyenleriniz olmuştur. Olmamışsa bundan böyle olacaktır.
Dostluk üzerine yazan üstadımız Mustafa hocamın yazısını okuyunca yorum yapan, yazan dostları da görmek ayrı bir güzel. Dostluğu bâki ve de hasbî kılma ümidiyle….