Prof. Dr. Emel Topçu[1]– Yunus Dilber[2]
BOSNA-HERSEKTE EĞİTİM SİSTEMİNİN MODERNLEŞME SÜRECİ (1486-1914)[3]
ÖZET
Bu makalenin amaca, Bosna-Hersek’teki eğitim sisteminin, Osmanlı Devleti son dönemi ile Avusturya Macaristan İmparatorluğu dönemi geçiş sürecini kapsayan dönemlerinin eğitim ile ilgili kanunların, mali düzenlemeleri, öğrenci sayılarını, inşa edilen eğitim kurumlarını, somut bilgi ve belgeler ışığında mukayese etmektir.
Bosna eğitim kurumlarının şekillenmesinde, 415 yıllık (1463-1878) Osmanlı Devleti ve sonrasında 36 yıllık (1878-1914) Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemlerinin büyük ölçüde tesirleri olmuştur. Bu etkileşim ve geçiş süreci, Bosna Hersek’te kendisine özgü bir eğitim kültürü ve kurumlarının oluşmasına zemin hazırlamıştır. 1839’deki Tanzimat Fermanı’ndan sonra, Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi Bosna’da da birçok eğitim kurumu Avrupa modeline göre yeniden şekillendirilmiştir. Bosna Hersek, fetihler sonucunda bir serhat coğrafyası konumuna geçmesi, 1718 Pasarofça Antlaşması ile Avusturya Krallığı ile sınırdaş olması ve sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile imzalanan 1878 Berlin Antlaşması ile Osmanlı’dan ayrılarak en nihayetinde Avrupa kültürüne daha yakın bir konumda kendine yer bulmuştur. Bu yakınlaşma Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde daha da hızlanmış ve özellikle de yeni eğitim kurumlarının oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Eğitim kurumlarına yeni uygulamalar getiren Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, çıkardığı kanun ve yönetmelikler ile bu yapıları bünyesine entegre etmeye çalışmıştır. Bu entegrasyon sürecinin sonunda Bosna Hersek’in elit kesimini oluşturacak olan ve Viyana’daki yüksek eğitim kurumlarından mezun olanlar için kullanılacak olan ‘Bečka škola’ Viyana okulu tabiri ortaya çıkacaktır ve bu eğitimli kesim iki ülke ve kültür arasında birçok alandaki etkileşime ön ayak olacaktır. Bu dönem ise, eğitim kurumlarının dönüşümünde önemli bir paya sahip olan bir tarihi süreç olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Tanzimat Fermanı, Moderleşme, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bosna-Hersek
Giriş
Osmanlı’da Tanzimat Fermanı ile beraber bütün alanlarda modernleşme başlamıştır. Daha öncesinde askeri eğitim veren okullar 1770’li yıllarda Avrupai eğitime başlasa da, bu eğitim modelinin tüm ülkeye yayılması ancak 1839’da Tanzimat Fermanı sonrasında olabilmiştir. Tanzimat’ın İstanbul’da ilanından sonra uygulamalar merkezden başlayarak imparatorluğun en ücra köşelerine kadar yayılmış. Bu okullaşma süreci ile beraber okul ve öğrenci sayıları ile alakalı istitistiki bilgiler de ortaya çıkmış. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda Bosna Hersek’teki öğrenci sayıları ile alakalı Osmanlı ve Avusturya kaynaklarını referans gösteren kitaplarda ve makalelerde çok farklı bilgiler yer almıştır. Bu farklı sayıların ortaya çıkma sebeplerinden en başta geleni Osmanlı son döneminde yedi sancaktan oluşan Bosna Hersek’in, Berlin Antlaşması ile bugünkü Sancak bölgesi hariç altı sancakın Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna verilmesi ile idari yapıdaki değişiklik ve eski-yeni dönem Bosna haritasının tam manasıyla yüzölçümü bakımında birbirine eş değer olmamasıdır. Bir diğer sebep ise Bosna Hersek’teki eğitimdeki modernleşmenin Osmanlı döneminden ziyade Avusturya-Macaristan imparatorluğu döneminde başladığı iddiasıdır. Öyle ki bu tezin güçlendirilmesi amacıyla Osmanlı dönemi eğitim sistemi ile ilgili birçok bilginin eksik olduğu belirtilmiş ve ayrıca söz konusu süreçte istatistiklerin tutulmadığı ileri sürülmüştür
Bu dönem ile alakalı başta Türkçe, Almanca, Boşnakça ve İngilizce olmak üzere birçok akademik ve akademik olmayan yayınlar yapılmıştır. Türkçedeki kaynaklar, genellikle Osmanlı tarihçileri ve 2000 yıllardan sonra Bosna-Hersek’te açılan Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerine, Türkçe öğretmeni ve edebiyatçı olarak gelen akademisyenlerin yayınlarından oluşmaktadır. Bu bağlamda 1928 yılında Latin harflarine geçilmesiyle Osmanlı Türkçesi metinlerine ulaşmakta zorluk çeken akademisyenler 10-15 sene öncesine nazaran daha gelişmiş imkanlara sahip olsalar da yeni araştırmalar yapmakta zorluklar yaşayabilmektedir. Fakat buna karşın Almanca bilen akademisyenler, dönemin istatistiklerine ve yayınlarına alfabe engeli ile karşılaşmadan incelemek istedikleri bilgi ve evraka daha rahat ulaşabilmekte ve bununla beraber daha fazla sayıda yayınlar yapabilmektedir.
Osmanlı dönemi Bosna-Hersek’e ait önemli kaynaklar, yıllık istatistiklerin tutulduğu salnameler, kanunnâmeler, vakıfnâmeler ve fermanlardır. Osmanlı dönemi Bosna Hersek’teki öğrenci sayıları ile alakalı araştırmalardan Türkçe yayımlanan Zafer Gölen’in Tanzimat Döneminde Bosna Hersek (2010), Emina Ak’ın Tanzimat’ın Bosna Hersek’te Uygulanması ve Neticeleri (1839-1875) adlı doktora tezi, Dahiye Karagülle’ninBosna-Hersek’te Eğitim (1751-1905) adlı yüksek lisans tezi, Boşnakça dilinde ise Mitar Papić 1972 yılında yazdığı Školstvo u bosni i Hercegovini za Vrijeme Austro-ugarska okupacije 1878-1918 (1878-1918 Avusturya Macaristan Döneminde Eğitim)ve ünlü Bosnalı tarihçilerinden olan İsmet Kasumović’in 1999 yılında yazdığı ‘Školstvo i obrazovanje u Bosanskom ejaletu za vrijeme osmanske uprave (Osmanlı Yönetimi Döneminde Bosna Eyaletinde Okullaşma ve Eğitim) adlı kitabı önemli kaynaklardan bazılarıdır.
Avusturya kaynakları, kitap, rapor ve yıllıklar bakımında araştırmacılar açısından zengin seçenekler sunmaktadır. 1901 yılında Carl Hinträger’in Volksschulhäuser in Oesterreich-Ungarn, Bosnien und der Hercegovina (Avusturya Macaristan İlkokul Binaları: Bosna Hersek), sonrasında Ferdinand Schmid’in 1914 yılında yazdığı Bosnien und die Herzegovina unter der Verwaltung Oesterreich-Ungarns (Avusturya-Macaristan Yönetimi altında Bosna ve Hersek), ve o dönemin imparatorluk Bosna yönetimi olarak teşekkül edilen olan k.und k. Gemeinsame Finanzministerium (İmparatorluk Ortak Maliyeti Bakanlığı) tarafından imparatorluk yayınevi tarafından 1906 yılında çıkartılan Bericht über die Verwaltung von Bosnien und der Hercegovina für die Jahre 1906 (1906 yılına dair Bosna Hersek Yönetimi Üzerine Rapor) adlı çalışmalar birincil Almanca kaynaklar olarak sayılabilir. 2007 yılında Chicago Üniversitesinden tarihçi Robin Okey’in Taming Balkan Nationalism, The Habsburg ‘Civilisation Mission’ in Bosnia, 1878-1914, (Balkan Milliyetçiliğinin Evcilleştirilmesi: Habsburgların 1878-1914 yıllarında Bosna Hersek’teki ‘Medeniyet Misyonu’) adlı çalışması ingilizce önemli kaynaklardan biri sayılabilir.
Osmanlı Devleti ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, kendi eğitim sisteminin ve dilini yönettiği ülkenin okullarında öğretilmesini hedeflemiştir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun, 1894 yılındaki Okul Reformu’da kadar 16 yıl boyunca büyük değişiklikler yapmadan, yeni modeller geliştirebilmek ve dengeleri de çok değiştirmemek adına Osmanlı eğitim modelini belli bir süre devam ettirmiştir. Bu bakımdan bu çalışma, ilkokullar ve liselerin, öğrenci sayıları, eğitim müfredatları, okullardaki yabancı dil öğretimi, yeni açılan öğretmen okulları, ticaret liseleri, dini okullar, sabah okulları, söz konusun okullarının finansmanları ve uygulanan eğitim politikalarının mukayesesini hedeflemektedir.
Tarihî Arka Plan
12. yüzyılın sonunda kurulan Bosna Krallığı dönemine kadar, Slav milletlerden biri olarak kabul edilen Bosnalılar, Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşamışlardır. Osmanlı Devleti, 1463 yılında Bosna Krallığını yıkıp Bosna’yı fethetmesiyle kendi eğitim sistemini uygulamaya başlamıştır. Mektepler, tekkeler ve medreseler ve bunların etrafında şekillenen kütüphaneler Bosna’da Osmanlı eğitim kurumlarının temel kurumları olmuştur. Osmanlı dönemi Bosna’da açılan ilk eğitim kurumu Saraybosna’da 1452 yılında bugünkü Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’ın suikasta uğradığı Latin Köprüsüne yakın bölgedeki Have Haşeci Hatun Mescidi’nin (Mesdžid Have Haseći hatun) yanındaki mektep olarak kabul edilmektedir. (Kasumović, 1999, s.77 ) Yaklaşık 2 asır sonra, Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, 1660 yılında Saraybosna’da 180 civarında okul olduğundan bahsetmektedir (Evliya Çelebi Seyahatnamesi, S.225)
Bütün imparatorluklarda olduğu gibi, Osmanlı da modernleşme sürecini takip ederek idari ve askeri alanda düzenlemeler yürürlüğe koymuştur. Bu sebeple, Osmanlıdaki modernleşme süreninin 1839 yılındaki Tanzimat Fermanı ile başladığı kabul edilmektedir. Tanzimat Fermanında somut olarak eğitim ile alakalı modernleşmelerden bahsedilmemektedir. Fakat Tanzimat’ın ilanından altı yıl sonra 1845’de Meclis-i Maârif Muvakkat oluşturulmuş ve bu kurum 3 aşamalı yeni bir eğitim modeli yürürlüğe koymuştur. İlk derecedeki okullar sıbyan mektepleri, ikinci derece okullar rüşdiyeler ve daha yüksek eğitim kurumları ise Dârü’l-Fünûn olarak adlandırılmıştır. 1857 yılında ise Mekâtib-i Umûmiye Nezareti kurumu tahsis edilmiş ve okullar bu nezaretin sorumluluğuna verilmiştir.
1856 yılındaki Islahat Fermanı da, Gayr-i Müslimlere kendi okullarını açma imkanını sunmuştur. Yeni açılan rüşdiyelerde Müslüman ve Gayr-i Müslim öğrenciler aynı eğitim kurumlarında Türkçe dilinde eğitim almaya başlamışlardır. Temmuz 1863 – Kasım 1864 tarihleri arasında Osmanlı tarafından Bosna’ya Tanzimat uygulamalarını denetlemek için görevlendirilen Müfettiş Ahmet Cevdet Paşa, eğitim alanındaki sıkıntıları yakından gözlemlemiş ve devlete rapor etmiştir. 1869 yılında Maârif-I Umûmiye Nizâmnâmesi ile de okullar Fransız modeline örnek alınarak, devlet ve özel okullar olarak iki kategoriye ayrılmıştır (Gölen, 2010, s.181-182, Karagülle, 2019, s.17, s.52). Bosna meclisinde tartışılan konularında başında, düzenlemelerden sonra Bosna’da kurulan Maarif müdürlükleri, yeni açılacak okullar ve düzenlemeler tartışılan konular arasında olmuştur. Devlet, sadece Müslümanlar için yeni yapılacak okulların inşaatları için değil Gayr-i Müslimlerin okulları içinde bütçeler çıkarmıştır (Gölen, 2010, s.185).
Diğer taraftan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde ise modern manada eğitimin kurumlarının oluşması 1743-1780 yılları arasında kraliçe Maria Theresia ve imparator I. Franz döneminde olmuştur (Klaus, 2006, s. 115). Daha sonraki süreçte ise Theresia’nın oğlu olan ve 1765-1790 yılları arasında devleti idare eden II. Josef döneminde de ilkokul, ortaokul ve yüksek okul diye eğitim kurumları üçe ayrılmıştır (Kusber, 2004, s. 183).
Avrupadaki 1848 Devrimleri, bütün kıta ülkelerini etkilediği gibi Habsburgluları da etkilemiş ve eğitim alanları dahil bir çok alanda reformların yapılmasına neden olmuştur. Devrimin yılı dolmadan Ministerium des öffentlichen Unterrichts (Eğitim Bakanlığı) 1848 yılında kurulmuştur. 1869 yılında ise Reichsvolksschulgesetz (Krallık İlkokul Kanunu) çıkarılmış ve krallığa bağlı bütün ülkelerde uygulanmaya başlanmıştır. Yeni çıkarılan kanuna göre kiliseler eğitim işlerinden el çektirilerek ilkokullar 6’dan 8 yıla çıkarılmış ve bütün eğitim ile ilgili işler devlet kontrolüne alınarak kız çocuklarının da ortaokullarda eğitimlerine devam etmelerine imkân sağlanmıştır. Kanunda, ilkokullarda öğretilecek dersler din, dil, matematik, yazma, geometri, doğa ve tarih olarak belirlenmiştir. Kız çocukları için ise ilk defa lise seviyesinde 1868 yılında Almanca dillerin konuşulduğu ülkeler arasında ‘gymnasiale Mädchenschule’ (Kız Lisesi) açılmıştır (Prasser, 2016, S. 164).
Osmanlı Eğitim Sistemi ve Avrupalılaşma
II. Mahmut döneminde, Tanzimat Fermanı’nın eğitim alanında getirdiği yeniliklerden en önemlisi 1869 yılında oluşturulan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi idi. 1858 yılında Bosna-Hersek’teki isyanlardan dolayı, eğitim reformlarının uygulanması gecikme ile başladı. 1862 yılında Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlar da kendi okullarını kurma imkânına kavuştu.1875 yılında Bosna Hersek’teki çocuklar arasında okulla gidenlerin oranı %10 civarındaydı (Yılmazata, 2012, s. 42-44). Buna ek olarak tam tarih belirtilmese de aynı dönemlere tekabül eden dönemler için Haselsteiner, Osmanlı’nın son döneminde Bosna-Hersek’teki öğrenci sayısının 30.000 civarında olduğundan ve bunun % 20 orana tekabül ettiğinden bahsetmektedir (Haselsteiner, 1996, s. 82-83).
Sıbyan mektepleri: İlkokullar olarak bilinir ve Osmanlı döneminde genellikle camilerin yanına bir de mektep inşa edilirdi. Bu okullarda okuma, yazma ve temel dini bilgiler verilirdi. Bu okullara, çocuklar 4 yıl, 4 ay ve 4 günlük olduklarında Amin Alayı denilen törenler ile okula bir şenlik havasında gönderil ve çocukların bu şenlik ile okullara uğurlanması eğitime verilen önemin göstergelerinden biriydi (Öcal, 1988, s. 63). II. Mahmud döneminde 1824’te ilan edilen Sıbyan mekteplerinin zorunlu olduğuna dair fermana kadar, çocuklar genellikle ailelerin isteği üzerine okula gönderilirdi. Ancak söz konusu kanundan sonra okula giden öğrenci sayısında ciddi oranda bir artış görüldü. Bu uygulama Bosna’da ancak 1873’lü yıllarda kendisini daha bariz gösterebildi. Zira bu dönemde Bosna Hersek’te 1350 adet okulun, 897’si Müslümanlara, 453 tanesi de Gayr-i Müslimlere aitti (Gölen, 2010, s. 187, İstek, 2020, S.418-425). Özellikle nüfusu Türk olmayan bölgelerde Osmanlı Devleti -Avusturya Macaristan imparatorluğunun Almanlaştırma politikasının aksine- eğitim dili üzerine herhangi bir düzenleme yapmamış ve kişilere dil serbestliği tanımıştır. Zira 19. Yüzyıl sonları Bosna eğitimi ile ilgili kayıtlara bakıldığında Bosnalı Müslümanların Boşnak ve Arap alfabesi kullanırken, Ortodoks Sırplar Kiril Alfabesi ve Katolik Hırvatlar Latin Alfabesi, ve Yahudilerin ise İbranî alfabesi ile eğitim verdikleri görülmüştür.
Medrese: Klasik Osmanlı eğitim sisteminin en yüksek eğitim kurumları olarak kabul edilmekteydi. İlk medrese Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey zamanında 1331 yılında Bursa’da kurulmuştur. Medrese mezunları, mezuniyet derecelerine göre, devletin birçok bölgesine kadı olarak görevlendiriliyorlardı (Tekeli, 1999, s. 18). Medreselerde, sınıflar öğrencilerin yaşlarına göre değil başarı, potansiyel, geçtikleri sınav ve derslere göre oluşturuluyordu ve başarılı olan öğrenciler okuldan erken mezun olabiliyorlardı (Kasumović, s. 153-54, 1999).
Osmanlı Devleti’nde Balkanlarda 655 medrese bulunuyordu ve bunlardan 98 tanesi Bosna-Hersek sınırları içerisinde eğitim veriyordu. Medreselerde, Arapça, İslami ilimler, hadis, tefsir, mantık, felsefe ve hukuk dersleri veriliyordu ve mekteplerde olduğu gibi öğrencilerin, öğretmenlerin ve okulun masrafları kurulan vakıflarca ile karşılanıyordu. (Gölen, 2010, s.203-204). Bosna-Hersek’te bilinen ilk medrese 1502-1512 yılları arasında Sancak Beyi olan Firuz Bey döneminde açılmıştır. Bu medrese II.Viyana Kuşatması’ndan sonraki dönemlerde bir muzaffer edası ile Bosna’yı işgale gelen Avusturyalı Savoy Prensi Eugen (Prinz Eugen von Savojen) tarafından 1697 yılında yıkılmıştır (Kasumović, s. 158, 1999). Tanzimattan sonra medreselere talep azalmış ve aileler çocuklarını modern okullara göndermeye başlamıştır.1873-1878 yılları arasında Saraybosna’da 10, Zvornik ve Banjaluka’da altışar, Bihaç’ta 5, Travnik’te 4 ve Hersek bölgesinde 10 medrese olmak üzere Bosna Vilayetinde toplamda 41 medrese bulunmaktadır. (Bećirbegović, 1974, s.284). Furat araştırmasında 1877 Salnamesine kaynak göstererek Bosna Vilayetinde 34 medrese bulunduğunu ifade etmektedir. (Furat, s.43, 2013). Bugün Bosna-Hersek’te bu medreselerden sadece 7 tanesi eğitim-öğretim hayatına devam etmektedir. Bu kurumlar şu an Bosna’nın en yüksek dini kurumu ve Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığına muadili olan Bosna Hersek Riyaset’i kurumunun altında özel okul statüsünde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Rüşdiye Mektepleri: Bugünkü manada ikinci seviyede ortaokullardı. 1850 yılında sonra yaygınlaşmaya başlayan okullarda Gayr-i Müslim ailelerin çocukları da eğitim alabiliyordu. Tanzimat Fermanı ile beraber 1851 yılından sonra her kaymakamlık bölgesinde bir Rüşdiye açılması zorunluluğu getirildi. 1851 yılında İstanbul’da Rüşdiye açılmasından, bir yıl sonra 1852’de aynı eğitim kurumunun Travnik şehrinde devreye sokulması, Osmanlı Devleti’nin Bosna-Hersek’e verdiği önemi göstermesi bakımından önemlidir. Tanzimat düzenlemeleri, ayrıca yeni modele uygun yeni okulların ve öğretmenlerin yetiştirilmesini zorunlu kılıyordu. 1863 yılında yedi eyalatten oluşan Bosna’da, idari yapının değişmesi ve Bosna’nın vilayete dönüşmesi ile beraber açılan Rüşdiyelerin sayısı yediye ulaştı ve Fransızca seçmeli yabancı dil olarak okullarda okutulmuştur (Gölen, 2010, s. 187). 1873 yılında Rüşdiye sayısı yirmi ikiye yükseldi ve Tuna Vilayetinde sonra en fazla Rüşdiyenin olduğu vilayet oldu. Bu 22 şehirdeki Rüşdiyelerde 863 öğrenci ve 22 öğretmen görev almaktaydı (Ak, 2010, s. 69-75). Furat, 1877 tarihli salnameye göre 17 Rüşdiye, 96 Hristiyan okulu ve 15 Yahudi okulundan bahsetmektedir (Furat, 2013, s. 43). Rüşdiyelerin sadece şehirlerde açılıyor olması, coğrafi uzaklıklar, köy şartları ve işleri gibi sebepler, öğrenci sayılarındaki azlığın sebeplerinden bazılarıdır. Kaya ise, Bosna’da aynı zamanda 12 tane sanat okulu ve Vilayet okulu olduğundan bahsetmektedir (Kaya, 1996, s. 138).
Askeri İdadi: Bu tarzda okullar Osmanlı Devletinde 1845 yılından sonra açılmaya başlandı ve Saraybosna’da ise 1873 yılında ilk defa açıldı. Bu okullarda normal derslere ek olarak Osmanlı Kanunları, Türkçe Dil Bilgisi, Farsça, Arapça ve Fransızca gibi dil dersleri de bulunuyordu. Osmanlının Bosna’daki son yılı olan 1878 yılında ise öğrenci sayısı 55 idi (Gölen, 2010, s.199-201).
Dârü’l Muallimin: Bu okullar yeni sisteme uygun öğretmen yetiştirmek için kurulmuş okullardır ve ilk olarak 1848 yılında İstanbul’da açılmıştır. Bosna Hersek’teki okullardaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu Türkçe bilmedikleri için, 1868’de Gazi Hüsrev Bey Medresesi bünyesinde açılmıştır (Gölen, 2010, s.201-203).
Darüşşafaka: Yetim çocuklara içi kurulan yatılı okullardır. Kunduracılık, matbaacılık, deri işleme, terzilik, dokumacılık gibi mezun olduktan sonra iş bulabilecekleri zanaat derslerinin müfredatta daha yoğun olduğu eğitim kurumlarıdır. Bu tür okullar Bosna Vilayetinde, ilk olarak 1870 yılında Saraybosna’nın Ilıca bölgesinde açılmıştır. Yaklaşık 50-70 çocuğun eğitim aldığı bu okullara, Müslüman olmayan yetim çocuklarda alınmıştır. 1876 yılında 4 tane Sırp kız öğrencinin mezun olduğu kayıtlara geçmiştir (Gölen, 2010, s.205-209).
Sabah Mektebi: 1866 yılında kurulan okula, Bosna Vilayetinde çalışan vilayet memurları gitmektedir. Saraybosna’daki, Osmanlı Hükümet Konağı bünyesinde olan okulda memurların bilgi ve görgülerinin arttırılması hedeflenmiş, tarih, coğrafya, Farsça, Fransızca ve Boşnakça gibi dersler de okutululmuştur (Gölen, 2010, s.209).
Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun Bosna Hersek’teki Okul Politikası:
Bosna-Hersek’i işgal sonrası oluşturulan yeni hükümet, 1878’den sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun eğitim sistemin uygulamaya çalıştı ve bu minvalde birçok kanun ve düzenlemeler getirdi. Yaklaşık 16 yıllık bir gözlem sürecinden sonra, ya mezheplere ve dini yapılara göre tanzim edilmiş eğitim sistemi ve okulların modernize edilmesi ya da din ve mezhep farklılarının dikkate almadan laik bir eğitim sistemi gibi iki seçenek ön plana çıktı (Nuhanovic, 2009, s. 70). Dönemin Ortak Maliye bakanlarından olan Benjamin Kallay (1882-1903) döneminde, din, mezhep, millet farklılarının dikkate almayan, dinler üstü modern bir eğitim sistemi oluşturulmaya çalışıldı. Bu yaklaşımın temel amacı ve aslında sorunlarından birisi de, Bosna-Hersek’te yaşayan Sırp, Hırvat ve Boşnalar tarafından kabul edilen tek dil ve eğitim programı üzerinde ittifak ettirebilmekti (Babuna, 2000, s. 140-143).
1879 yılında Latin Alfabesi, devletin resmi alfabesi olarak kabul edilse de, Bosnalı Sırpların tarafından kullanılan Kiril Alfabesinin okullarda kullanımına müsaade ediliyor ya da göz yumuluyordu. Bosnalı Müslümanlar, Arap harfleri ile yazılan Boşnakcayı (Arabica) devlet düzeyinde kabul edilmesini talep etseler de, bunlar çeşitli sebeplerden dolayı kabul görmedi. Osmanlı Arşivinde bir belgeye göre, Müslümanlar ayrıca Türkçenin okul müfredatından çıkarılmasını da protesto etti ve şikâyetlerini imparatora iletmek için 1896 yılında bir heyet ile Viyana’ya gitmelerine karşın bir netice alamadılar (Yılmazata, 2012, s. 88, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri).
Latince ve Kiril alfabesi, 1880 yılında devlet düzeyinde aynı statüye yükseltildi. Kallay döneminde, Kiril alfabeli Sırpçanın kullanımı yaygınlaştı ve ders kitapları iki alfabede basılmaya başlandı. Fakat Avusturya Macaristan İmparatorluğu Arşidükü veliaht Prens Ferdinand’ın 1914 yılında bir Bosnalı Sırp tarafından suikasta uğramasından sonra, 1915 yılında hem devlet seviyesinde hem de okullarda Kiril Alfabesinin kullanımı yasaklandı (Juzbašić, 2002, s. 261-273).
Veliaht Prensin öldürülmesi her ne kadar Bosna-Hersek Avusturya-Macaristan imparatorluğu arasında yeni bir sürecin başlamasına neden olsa da, genel itibariyle bakıldığında Habsburglular, Osmanlı döneminden kalma eğitim kurumlarını modernize etmeye ve bunları kendi kurumlarına benzetmeye çalışmışlardı. Öyle ki başkentte ilan edilen yeni okul sistemini geliştirerek imparoturluğun her bir bölgesini buna uyumlu hale getirmek için yoğun bir mesai harcadıkları dahi söylenebilir. Elbette bu duruma tüm halkı razı edebilmek için geçerli bir sloganları olması gerekmekteydi: “medenileştirme”. Bu durum sadece eğitim sistemi için değil toplumun yaşayışını da içine almaktaydı. Alman tarihçi Haselsteiner’e göre Habsburgların eğitim politikası aşağıdaki gibi özetlenebilir.
Habsburglular, ayrıca ülkeye ve okullara medeniyet ve kültürü getirerek toplumu medenileştirme gibi amaçlar edinmişlerdi. Haselsteiner’e göre, mezheplere göre ayrılmış okul sistemleri ile eğitimin ve kültür politikalarının başarılı olma şansı bulunmamaktaydı. Bu yüzden, hükümet 200 ilkokul, 3 yüksek lise, teknik lise ve öğretmen okullarının açılmasını programına koydu (Haselsteiner, 1996, s. 70-75). Örneğin işgalden hemen bir yıl sonra özellikle Latin harfleri ile yazma bilmeyen Müslüman Boşnaklar ve Ortodoks Sırplara yönelik okuma ve yazma kursları açıldı. Bu kurslar haftada 5 gün ve 2şer saat olmak üzere bir yıl sürüyordu (Verleihung, 1879, s.314).
İmparatorluğa bağlı bütün ülkelerde temel seviyedeki ilkokullar, 1869 yılında açılmıştı (Reichsvolksschulgesetz, 1869, s. 277-288). Buna göre Bosna-Hersek’te ise aşağıda belirtildiği üzere 1894 yılındaki okul reformu sonrası, ilkokul eğitim sisteminde değişiklikler oldu ve Bosna- Hersek’te üç tip ilkokul ortaya çıktı.
Bölgede yeni kiliselerin açılmasında sonra, rahiplerin yetiştirilmesi için de yeni okullar açtı. Bunun yanı sıra kızlar için de hem dini hem de dünyevi alanda eğitim veren okulların da açıldığını belirtmek gerekir. Katolik mezhebinin kolu olan Schwesterorden (Rahibeler Cemaati), kızlar için genel kız okulları, Müslüman kız okulları ve ortaokullar açan cemaatlerden bazılarıdır (Sammlung, s. 318-321). Kızların eğitim-öğretim hayatına kazandırılmasıyla okula giden öğrenci sayısı, 1906 yılı Avusturya raporlarına göre, 1904 yılına kadar okula giden çocukların oranı her yıl % 14 oranında artmaktaydı (Heuberger, 2009, s. 2).
İmparatorluktaki gibi 4 + 4 yıl toplamda 8 yıl süren ortaokullar (Grundschule/Srednja škola), lise (gmynasia), meslek lisesi (Realschule), Kız Okulları (Höhere Mädchen Schule/Više Dijevojačka Škole ) açılarak, imparatorlukla entegrasyonu sağlandı (Engelbert, 1988, s. 147-192).
Medreselerdeki hocaları, kendi düşüncelerine uygun olarak yetiştirmek amacıyla açılan bu kurumların ilki 1891 yılında faaliyete girdi. Ancak amaç dönüştürme ve medenileştirme adı altında misyonerlik faaliyeti idi. Öyle ki 1866 yılında İngiliz misyoner Irby, Ms. Adeline Pauline Irby Öğretmen Okulu adı verilen öğretmen okulunu çoktan açmışken, Katolik Kilisesi ise 1884’de St. Josip Öğretmen Okulu ile bu kurumların içerisine müdahil oldu. Zira toplumu eğitmenin yolu, öğretmeni eğitmekten ve kendi kurallarını onlara benimsetmekten geçmekteydi (Verodnung, 1900, s. 21-39, Schmid, 1914, s. 737-740).
Tartışma ve Sonuç:
Dört asırdan fazla bir süre Osmanlı kendi eğitim modelini Bosna Hersekte uyguladı ve Tanzimattan sonra Avrupa eğitim modelini alarak, Bosna dahil imparatorluğun bütün ülkelerinde uygulamaya çalıştı. 1878 Berlin Antlaşmasında sonra Bosna-Hersek’i işgal eden Avusturya Macaristan İmparatorluğu 1894 yılındaki okul reformuna kadar Osmanlı eğitim modelini devam ettirdi. Bu reform için on altı yıl gibi beklenmesinde, Sırpların ayrılıkçı eğilimleri, Müslümanların ve Hırvatların daha fazla hak iddiası talepleri gibi hususlar imparatorluğu köşeye sıkıştırdı ve bunlarla bağlantılı olarak imparatorluk belli bir süre denge politikası gütmek zorunda kalmasına ve reformların gecikmesine sebebiyet vermiştir.
Bazı araştırmalar ve istatistiksel veriler ise, öğrenci ve okul sayıları ile alakalı olarak farklı sayılar verebilmektedir. Özellikle Batıların, Osmanlı dönemi ile alakalı istatistiklerde Salname’leri kullanmadıkları açık bir şekilde görülmektedir. İstatistiklerin mukayesesi ise başka bir araştırmanın konusu olduğu için makalede bu konuda çok detaya girilmemiştir. Osmanlı dönemi kaynakları gösterildiğinde bile bazen farklı öğrenci sayıları ortaya çıkmaktadır. Çünkü her araştırmacı kendi araştırma konusuna ve yaklaşım tarzına uygun olacak şekilde istatistikleri değerlendirmeye almıştır. Bu farklı sayıları ortaya çıkmasını ana sebebi Osmanlıca ve Almanca kaynaklarında okul isimlerinin tercümelerindeki farklılıklar ve Osmanlı Devletinde ziyade Bosna Hersekte modernleşmeyi Habsburgların getirdiğinin ön plana çıkarılmasından kaynaklı sayıların düşük gösterilmesidir. Bu veriler ve bilgiler ışığında Bosna-Hersek’teki eğitim sistemini Osmanlı ve Avusturya-Macaristan dönemi olacak şekilde mukayese edebilmek için öncelikle söz konusu dönemlerdeki okul sayılarını karşılaştırmak gerekir.Grafik 1: Osmanlı ve Avusturya-Macaristan Dönemi Okul Sayılarının Karşılaştırması Osmanlı Dönemi (1463-1878) Yazar ve Kaynak Tarih yada dönem Müslüman Okulları Sırp Okulları Katolik Okulları Yahudi Okulları Medrese Müslüman Okulları Rüşdiye Furat (Salname) 1867 842 96 (Hristiyan Okulu) 15 Gölen (Salnama) 1873 897 24 453 (Gayri Müslim) 1875 24 Furat (Salname) 1877 34 805 17 Gölen (Salnama) 1877 21 Haselsteiner (1880, Report) 1878 535 100 (Hristiyan Okulu) Bećirbegović (Vakıfname) 1873-1877 41 1463-1878 100 Džaja Osmanlı Son Dönemi 40 1000 Mektep 30 56 6 Avursturya-Macaristan Dönemi (1878-1914) Yazar ve Kaynak Tarih yada Dönem Müslüman Okulları Sırp Okulları Katolik Okulları Yahudi Okulları Bericht (1906) (Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Devlet Raporu 1879 500 56 54 1904 41 352 Džaja 1878-1914 330 Mektep 123 48 (Yeni Yapı) 30 Ekim 1913 Raporlarına gore 1897-1913 Toplam 640 ilkokul
Diğer bir husus ise Osmanlı son dönemi 7 sancaktan oluşan Bosna Hersek Vilayetini ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu işgaliyle 6 sancağı kendine dâhil ederek haritaları eşdeğer olmayan ve farklı yüzölçümleri olan yeni bir ülkenin teşekkül etmesidir.Grafik: Öğrenci Sayıları Tarih yada Dönem Toplam Müslüman Hristiyan Yahudi Furat 1867 (salname) 39644 3119 499 Gölen 1867 (Salname) 43262 39644 3119 1877 (Salname) 38930 35009 3921 Haselsteiner 1878 (1880 tarihli Ortak Maliye Bakanlığı Raporu) 30000 686 öğretmen ve 131 tanesi Avrupa modeline vakıf Bericht /Rapor (1906) 1906 23603 (maktep çocukları)
Bosna-Hersek’in işgalinden sonra Avusturya’da açılan okulların türlerine bakıldığında genellikle ticaret ve meslek okullarının ağırlıkta bulunduğu görülmektedir. Bu durum da esasen kişiden ziyade devlet menfaatine uygun bir yaklaşımın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Eğitim politikası, müzelerin açılması, matbaa imkânlarını artmasına paralel olarak farklı dillerde çıkarılan gazete ver dergi sayısı artması kültürel hayatı etkileyen hususlardan bazılarıdır. 1884 yılında, Bosna’daki diplomaların imparatorluktaki bütün ülkelerde geçerli olması uyum sürecinin hızlandıran ve yüksek eğitim için Viyana ve Zagreb gibi şehirlere tercihin önünü açan gelişmelerden bazılarıdır. Bu şekilde Bosna’nın elit ve eğitim kesimi oluşturacak olan Viyana Okul/lu (Bečka škola) tabiri ortaya çıkmaya başlamıştır. Avusturya’da eğitim alan Müslümanlar aynı zamanda Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda İslam’ın kurumsallaşmasında büyük pay sahibi oldular, nihayetinde imparatorluk 1912 yılında İslam Kanunu’nu (Islam Gesetz) çıkartmışlardır ve 1971 yılında kurulan Avusturya İslam Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (İGGiÖ) kurulmasının hukuki va tarihi dayanak noktalarından birini oluşturmuştur.
Osmanlı, Tanzimat ile Avrupa tarzı eğitim modelini Bosna-Hersek’e getirirken, daha sonraki süreçte eğitim bir üst aşamada modernleşmesi Avusturya-Macaristan İmparatorluğu eliyle devam etmiştir. Osmanlı Devleti zor dönemlerine rağmen Bosna-Hersek’i ihmal etmemiş, Avrupa’nın modern teknik imkânlarını ve gelişmelerini Bosna’ya taşımıştır. Avrupa ortasında büyük bir imparatorluk olan Habsburglar ise eğitim alanın modernleşme hususunda Bosna’ya büyük katkılar sağladığı söylenebilir.
Özetle Avusturya eğitim sisteminin en önemli hamlesi, Almanlaştırma politikası idi. Okullarda Almancanın zorunlu olması, tüm Hıristiyan camiası için ortak dil olan Latince’nin en fazla ders saatine sahip bir ders olmasını bunu en önemli göstergelerinden biridir. Habsburglar, Hırvat ve Müslüman Boşnakların büyük çoğunluğunu imparatorluğa bütünleştirme konusunda başarılı iken, genelde ayrılıkçı bir yöntem izleyen ve Sırp Krallığının etkisinde kalan Bosnalı Sırpları ise bütünleştirme konusunda çok başarılı olamamıştır.
Kaynakça:
Kitaplar:
Articles:
Report, Law and Yeerbooks:
[3] Bu makale 2022 yılında Uluslararası Saraybosna Üniversitesi tarafından yayınlanan ‘The Western Balkans Cooperation, Geopolitics and Economic Transitions and Relations (Edt.Mulalic, M., Topcu E., & Muhasilovic, J. P. p. 356-370)‘ adlı kitapta ingilizce olarak yayınlanan ‘Modernization of Education System in Bosnia and Hercegovina (1484 1914)’ adlı makalenin genişletilmiş versiyonudur.
[1] Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS), Ekonomi ve Yönetim Bilmleri Fakültesi Dekanı
[2] Mostar Yunus Emre Enstitüsü Müdürü, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Doktora Öğrencisi, yunusdilber@yahoo.com
Prof. Dr. Emel Topcu
Prof. Dr. Emel Topçu Uluslararası Saraybosna Üniversitesi`nde İşletme ve Yönetim Fakültesi dekanıdır ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler dersleri vermektedir.
Akademik olarak liderlik, kadın çalışmaları, Göç ve Çok kültürlülük konularına odaklanmıştır. Hindistan, ABD, Almanya, Bosna-Hersek ve Türkiye`de uzun süreli yaşayıp akademik çalışmalar yapmanın yanında göçmenlik ve çok kültürlülük konusunu kendi özel hayatında da tecrübe etmiş ve hayatını toplumlardaki kırılgan grupların eşit haklara sahip olması için çalışmalara adamıştır.
[2] Mostar Yunus Emre Enstitüsü Müdürü, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Doktora Öğrencisi,
Yunus DİLBER
1983 yılında Trabzon’da doğdu. İlkokul ve lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. 2012 yılında Viyana Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu ve aynı üniversitede ‘Uluslararı Yönetimin ve Kurumlarının Bosna Hersek Savaşı Sonrası Devlet Yapılanmasıda Önemi’ konu ile yüksek lisansını tamamladı. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde ‘Türkiye ve Almanya’nın, Yunus Emre Enstitüsü ve Goethe Enstitüsü Örneklerinde Bosna-Hersek’te Uyguladıkları Dil Politikalarının Mukayesesi’ üzerine doktorasına devam etmektedir.2014 yılında itibaren Yunus Emre Enstitüsü Mostar müdürlüğü görevini yapmaktadır.
Avusturya Tarihi, Osmanlı-Avusturya İlişkileri, Türkiye’nin Balkan Politikası, Balkan Tarihi, Bosna-Hersek Türkiye İlişkileri, Balkan ve Bosna Hersek Tarihi, Kültürü ve Siyasi Gelişmeler, Türk Dış Politikası, Kültürel Diplomasi ve Dil Politikaları üzerine araştırmalar yapmakta ve bu konular ile alakalı muhtelif yazıları bulunmaktadır. Evli ve 2 çocuk babasıdır. Almanca, İngilizce ve Boşnakça/Sırpça/Hırvatça bilmektedir. yunusdilber@yahoo.com