Öyle bir çağda yaşıyoruz ki…
Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada önlenemez ve öngörülemez bir gidişat hakim.
Gelişmiş ülkelerde her şey kontrol altında, gelişmemiş ülkelerde her şey kontrolsüz değil.
Hiçbir devlet, ne kadar gelişmiş olursa olsun geleceği öngöremiyor ve gidişatı kontrol altına alamıyor.
İstediğiniz kadar bilim adamı yetiştirin, istediğiniz gibi yapay zeka üretin, tüm bütçeyi bilime ayırın kontrolsüz gidişata dur demek mümkün görünmüyor.
Hacmi bir çay kaşığı kadar bile olamayan bir virüs dünyayı alt üst etti mi? Etti.
Bilime bütçe ayıran, bilim adamı yetiştirmekle övünen ya da örnek alınan ülkeler ne yaptı? Ölümleri önledi mi? Yayılmayı önledi mi?
Hayır!
Tüketim çılgınlığını önleyecek bir bilim adamı var mı?
İnsanî ilişkilerdeki kokuşmuşluğa çözüm bulacak bir bilim adamı var mı?
Çağımızın ve tüm çağların hastalığı olan ihtirasa çözüm bulacak bir sistem var mı?
Ya kuraklığa,
Küresel ısınmaya,
Suların azalmasına,
Sel gibi afetlere,
Orman yangınlarına,
Deniz ve çevre kirlenmesine çözüm bulacak bilim adamları var mı?
Hani alanında donanımlı olarak yetişenler?
Neye çare bulmuşlar?
Bilim, bilim, bilim deyip duruyorsunuz…
En gelişmiş ülkelerde metrekareye yığınlarca psikolog düşüyor…
Bilim bunun neresinde?
Neden mutlu insan yetiştirmek için bilim adamları yok?
Huzursuz, kaygılı, suskun, kavgacı, gergin, konuşkan, sancılı insanların yaşadığı bir dünyada istediğiniz kadar bilim adamı yetiştirin.
Neyi başarmış olacaksınız?
Gençliğin sorunlarına çözüm yok.
Parçalanan ailelerin sorunlarına çözüm yok.
Ciddi bir sorunu olmayan karı kocayı bir arada tutamayan bilimin canı cehenneme.
Çocukların yetim, öksüz olarak büyümesine mani olamayan bilimi kim ne yapsın?
Okulların şeref kürsüsünde,
”Dürüst, liyakatli, ahlaklı, geleneklerine, kültürüne bağlı, vatansever çocukların fotoğrafları asılmalı.”
Bilmem hangi okulu kazananın değil…
”Önce ahlak ve maneviyat!”
Mustafa Süs