Son zamanlarda söylediği marşlar ve kahramanlık türküleriyle ülkemizde tanınan bir sanatçı Azerin’den bahsetmek istiyorum. Asıl adı Anahanım Etibar qızı Tağıyeva’dır. Müziğe karşı kabiliyeti 5 yaşında keşfediliyor ve Azerbaycan Devlet Televizyonu ve Radyosunda yer alıyor. Küçük yaşından itibaren iyi bir müzik eğitimi alan Azerin 15 yaşında da devlet televizyonunun solisti oluyor. 10’a yakın dilde şarkı söyleyebilen sanatçı Türkiye sevgisini her vesile ile dile getirmektedir.
Azerin 1994 yılında Türkiye’ye gelmiş. Bu tarihten beri Türkiye’de müzik ile iştigal etmekte. 1971 doğumlu.
Katıldığı bir televizyon programında, program yöneticisinin ‘Azeri dili’ diye başlayan konuşmasına, ‘Azeri dili demeyin’ diyerek ortaya koyduğu çıkışı ile dikkatleri üzerine çekti. Bu çıkışın arkasından yaptığı şahsiyet ve belagat yüklü Türkçe açıklaması ile halkın gündemine oturdu. Millet nezdinde zaten sempatisi olan sanatçı yaptığı bu açıklama ile milletin gönlünde adeta taht kurdu.
Bir tek Türk Milleti olduğunu, Azerice, Özbekçe diye bölünen dillerin hepsinin Türkçe olduğunu söyleyen sanatçının bu konudaki münevverane hassasiyeti dikkat çekti. Bu durum orada bulunanlardan başlayarak dalga dalga yayılıp bütün millete uzanan bir sevgi seline sebep oldu. Sanatçıya artan bir sevgi halesi oluştu. O tarihten sonra özellikle sosyal medya ortamlarında Azerin’le alakalı araştırma ve taramalar arttı.
Bizde bu vesile ile Azerin’le alakalı bir hatıramızı nakletmek istiyoruz. Merak edenlerine kendisinin aldığı eğitim münasebetiyle sahip olduğu belagat ve kültür ile alakalı olarak bir şahitliğimizi burada paylaşacağız.
Hatırlanacaktır 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasından sonra ülke çapında birlik beraberlik temalı konserler tertip edilmişti. Bu çerçeveden olmak üzere Ankara’nın muhtelif yerlerinde her gün akşam birlik ve dayanışma maksatlı/temalı 15 Temmuz Konserleri yapılmakta idi. İşte o zaman bu konserlerde görev alıp, sahneye çıkanlardan birisi de AYBÜ öğretim üyesi Mustafa Demirci hocaydı. Kendisine bu konserlerin atmosferini merak ettiğimi, izlemek istediğimi söyledim. Beraber gidebileceğimiz yönünde kendisinden olumlu bir karşılık aldım. O gün akşam Gölbaşı konseri vardı. İlan edilen saate yakın konser alanına vardık. Sahneye çıkan sanatçılar önce birlik ve dayanışma temalı konuşmalar yapıyorlar. Sonra da şarkı türkülerini söyleyip sahneden iniyorlardı. O gün sahneye çıkan beş altı sanatçıdan Orhan Ölmez hatırımda kalmış. Mustafa Demirci hoca da sahne aldı. Konuşmasını yaptı. Marş ve ilahi formunda bir sahne performansı gösterdi. Repertuarında ve programında olanları söyledi. Nihayet en sonunda Azerin olarak bildiğimiz sanatçı sahne aldı.
”Menim özüm gardaşlarım. Size canım feda olsun” diyerek konuşmaya başladığı gibi meydanı dolduran kalabalık coştu. O kadar güçlü bir belagat, o kadar yüksek bir kelime kadrosu ve hitabete dayalı bir konuşma yaptı ki, o kalabalığa adeta bir yeni nabız aşısı yaptı. Yeni bir birleştirici ruh aşıladı. Yaptığı hitapla, kalabalığı büyük bir dirayetle topladı, toparladı. Karşıdan bakınca ‘yumruk’ kadar bir görüntü ama içinden demir leblebi çıktı.
Seçtiği kelimeler, günün anlam ve önemine binaen kurduğu hamaset yüklü cümleler ve güçlü hatipliği ile kalabalığı adeta efsunladı. Meydandaki kalabalığı, birlik ve beraberlik ruhu etrafında yaptığı konuşma ile kenetledi. Orada yer yerinden oynadı desek yeridir. O akşam orada hazır bulunan dinleyiciler, Azerin sayesinde müstesna bir gece yaşadılar.
Sonradan araştırınca öğreniyoruz ki bu belagat sadece Azerin ile sınırlı bir istisnai durum değilmiş. Genel olarak Azerbaycanlı kardeşlerimiz de aldıkları formel informel eğitimlerle bir belagat mevcut imiş. Ülke Sovyet dönemindeki baskı ortamında eğitim sisteminin üç temel niteliğinden biri olan hitabet eğitimi ile kendi kimliğine dair bir koruma alanı haline getirmiş. Sonra da bunu belagat yüklü bir kültürel eğitimle kendini ve kimliğini korumaya dönüştürmüştür. Şartlar çerçevesinde ülkede, birey kimliği üzerinde belagat ve kültürel iklimi koruyacak bir motivasyon sağlanmış.
Azerbaycanlı Türklerin kültürel damarı bu yolla muhafaza edilerek günümüze ulaştırılmıştır.
Bir hatıra vesilesiyle hafıza tazelemesi yaptık. Selam olsun birlik ruhu ile yüklü Azerin’e ve tüm Azerbaycanlı kardeşlerimize.