1945 yılında Gümüşhane Merkez Kocayokuş Köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu Kale’de, orta ve lise eğitimini Gümüşhane’de tamamladı.
Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Erzurum Atatürk Üniversitesi’ne Pedagoji Asistanı olarak girdi. İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun Eğitim Sistemi Üzerindeki araştırmasıyla doktorasını verdi. Michigan Üniversitesinde araştırma ve incelemelerde bulundu. Eğitim Felsefesi Anabilim Dalında Doçent ünvanını aldı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Başkanı ve aynı üniversitede Profesörlüğe yükseldi.
Van Yüzüncüyıl Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. ”Eğitime Giriş”, “Eğitim Felsefesi”, “Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar”, “Orta Öğrenimde Öğrenci Başarısının Değerlendirilmesi”, “Eğitim Problemlerimiz Üzerinde Düşünceler” konularında eserler yazdı. Aşık Nuri Baba üzerine bir inceleme kitabı vardır. Türk Felsefe Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği, The Philosophy of Education Society üyelikleri bulunmaktadır. En öncelikli araştırma konusu eğitimdir. Halen eğitim üzerine yazılar kaleme almaktadır.
Şüphesiz Dewey üzerine, eğitimi-eğitim felsefesi üzerine söylenecekler ifade edilenlerden ibaret değil. Ne var ki farklı söylenebileceklerin neticeyi değiştireceğini de sanmıyorum. Çünkü Dewey ve çoğu batılı düşünür, felsefeci batılı medeniyetin ve o medeniyetin dayandığı dünya görüşünün, felsefenin mensubu ve müdafiidir. Bu...
Giriş Okuyucu düşünebilir: Hala Dewey’lerde miyiz? Yahut niçin Dewey? Başka sorular da sorulabilir. Şüphesiz farklı cevaplar her zaman mümkündür. Kaldı ki Tanzimat’tan beri Türkiye-Batı ilişkileri pek çok sırrı barındırır. Hele mesele maarif olunca anlaşmalar ve düzenlemelerdeki görünenlerin dışında görünmeyen yöntem...
Bize Ne Söyler? Giriş Maksadım Fuat Hoca’yı anlatmak değil. Böyle bir örnekten hareketle yeniden bir muhasebe yapmak.Fuat Sezgin içimizden biri, bizden biri. Ama herhangi birimizi çok ama çok aşan biri. Cefakâr, çilekeş, çelik iradeli, dertli, derdi olan, ideali olan biri. Dahası...
İspirtizma Celsesi Mahir İz (1895-1974) hatıratında (1990, s. 65-66) böyle bir celseden bahseder. O dönem, medyum denen bir takım ruhları duyarlı zatların etrafında toplanan meraklı arkadaş gurupları ruh çağırma seansları tertip ederler. Mahir İz, böyle bir celsede “Fuzûlî (1483-1556)nin...
Giriş Maksadım Fuat Hoca’yı anlatmak değil. Böyle bir örnekten hareketle yeniden bir muhasebe yapmak.Fuat Sezgin içimizden biri, bizden biri. Ama herhangi birimizi çok ama çok aşan biri. Cefakâr, çilekeş, çelik iradeli, dertli, derdi olan, ideali olan biri. Dahası bilen biri. Dolayısıyle...
Önceki yazılarda da ifade edildiği üzere, asıl maksadım Fuat Sezgin’in bu millete, gençliğe, ümmete vermek istediği mesajlara yoğunlaşmak. Müslümanlar üç asırdır “güc”ün şikarı. Derin bir kuşatılmışlıkla malûl. Buna çare üretmede aciz. Büyük “bilgemiz ve filozofumuz”, ki Vefa Taşdelen, onun bu...
Hani demokrasi? İnsan hakları! Bilime inanç! Bilimin tarafsızlığı! Başkasına, emeğine, fikrine saygı! Yapılan doğrudan ve pür bir bilimsel çalışmanın sadece 30 dakikalık bir tanıtımı. Bunların çoğu da oryantalistlerin çalışmalarına dayanılarak hazırlanmıştır. Aynen Hunke örneğinde olduğu gibi. Dolayısiyle gösterilen ürünlerin, yapılan...
İşte böyle bir düşünür, bilim adamı Türkiye’de bir bilim üssü kurmak istenmektedir. Pekçok bilim adamı getirilip (İngiliz, Fransız, Alman vs) gerçek manada bilim istihsal edilecektir. Hoca’nın bütün çabaları boşa gider. Bir türlü merkez kurulamaz. Halbuki kurulabilse, bilime, bilimsel çalışmalara, üretime...
Yıllar önce zorluklarla mücadele etmenin mükafatı, yahut fazileti üzerine bir menkıbe (anekdot) okumuştum. Padişahın, yahut kralın biri sarayının penceresinden görünen ve biraz ilerden şehire geçen yolun tam ortasına bir kaya oturtur. Altına da bir kese altın kor. Pencereden gelip geçenleri...
Elbette böyle bir tablodan asıl maksat oryantalistlerin ayrıntılı bir dökümünü, çalışmalarını vs vermek değildir. Bunlar ciltler doldurur. Bu yüzden böyle bir başlık altında onların nasıl canhıraş bir şekilde çalıştıklarına ait ibretamiz örnekler sunarak bize düşeni ihtar etmek, gündeme getirmektir. Öyleyse...
Çalışmasına; bilim-düşünce adamlarından, yani Müslüman aydınlardan önemli bir isteğini ifadeyle geçelim: O, şöyle der: “Benim çalışma yılım 365 gündür. Haftanın yedi günüdür. Ben Cumartesi, Pazar günü bile sabah saat 7.30’da enstitüdeyim. Bilim adamlarından buna yakın bir çalışma isterim”. Bu paragraf,...
Bu ibare, hem Batı’yı, hem bizi-Müslümanları niteliyor: Onlar, cehaletten ilme, Müslümanlar ilimden cehalete! Onlar kölelikten hâkimiyete, Müslümanlar hâkimiyetten köleliğe! Çözülmesi gereken düğüm bu. Bizim “Gordiyon”umuzun düğümü! Yani varoluş savaşımızın başka bir ifadesi. Bu baş meselemiz, yeri geldikçe vurgulandığı üzere anlamayla,...
Biz, yüzyıllardır canhıraş boğuştuğumuz Batı’yı da bilmiyoruz. Batı’yı batı yapan değer, haslet bilinmiyor. Onun bilimi, bilimde ve teknolojide neler yaptığı, nelerin peşinde olduğu da bilinmiyor. Çağdaş fiziğin araştırma alanlarının nerelere kadar vardığına dair birkaç misalle bu dünya hakkındaki bilgimizi muhasebe...
Tablo 3: Shakespeare’in “olmak veya olmamak” özdeyişinin bugün, bizim için tam karşılığı “Bilmek veya Bilmemek”tir. Hangi sahada olursa olsun, herhangi bir hastalık, problem, dert ancak sebepleri bilinince, yani teşhisi doğru yapılınca tedavisi yapılabilir. Aksi taktirde tüm çabalar heba olur. Hastalık...
Tablo 1: İspirtizma Celsesi Mahir İz (1895-1974) hatıratında (1990, s. 65-66) böyle bir celseden bahseder. O dönem, medyum denen bir takım ruhları duyarlı zatların etrafında toplanan meraklı arkadaş gurupları ruh çağırma seansları tertip ederler. Mahir İz, böyle bir celsede...
Bize Ne Söyler? Giriş Maksadım Fuat Hoca’yı anlatmak değil. Böyle bir örnekten hareketle yeniden bir muhasebe yapmak. Fuat Sezgin içimizden biri, bizden biri. Ama herhangi birimizi çok ama çok aşan biri. Cefakeş, çilekeş, çelik iradeli, dertli, derdi olan, ideali...
Bence konunun en önemli, en zor tarafı pek çok özelliği sayılan böyle bir gençliğin yetiştirilmesidir. Aşkı, vecdi, aksiyonu, arınmışlığı, şahsiyeti, sistem şuuru, sır idrakı, kendini hesaba çekme ve daha pek çok özelliği edinmiş bir nesli, gençliği yetiştirmek mümkün mü? Bugünkü...
Bugünkü encamımız taklidin ürünüdür. Taklidin hayattaki rolü ve önemi inkar edilemez: Öğrenmede, kültürde, iletişimde, sporda, sanatta, siyasette, millet ve devlet hayatında taklidi sıkça görüyoruz. Tarihimizde pek çok taklit devrelerimiz olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgiler döneminden başlayıp Cumhuriyetle yegane model olarak benimsediğimiz...
Üstada göre fikrin, idealin, imanın, mücerret gücün eşya üzerine nakşı. Aksiyonun en mümeyyiz vasfı şuurlu, gayeli herhangi bir hamle, hareket. Kısaca Üstad buna “fiilde erimiş fikir” diyor. Öyleyse fikrin eşyada, ilişkilerde, hadiselerde yani amelde vücut buluşu. Fikir, ideal, imkân kökte,...
Bizce İslam dünyası hala geri kalmışlığın, meskenetin, zilletin içinde. Dilerim bunun idrakinde olsun. Çünkü durumu idrak nelerin nasıl yapılacağının da tayinidir. Halbuki hale rıza, olup bitenden rahatsızlık duymama insanî hassasiyetin kaybı demektir. Bu yüzden üç asırdır İslam dünyası bir felâketler...
Zaman pratikte çeşitli şekillerde kullanılır. Mesela, “zaman sana uymazsa sen zamana uy” tavsiyesi sürekli tekrarlanır. Yani biz zaman içreyiz. Onunla hemhaliz. Zamanda olup bitenlerin derin etkisindeyiz. Onları silkip atamıyoruz. En azından kendi zamanımızdayız. Necip Fazıl bu açıdan zamanın insanı, genci...
Zaman meselesi zor, çetrefil, halli müşkül bir mesele. Pek çok filozof, edip, düşünür hatta teolog zamanın neliği konusunda çaba sarfetmiş, kafa yormuş, ter dökmüş ama onun mahiyetini, neliğini kavramada, açıklamada acze düşmüştür. Buna rağmen zamana nüfuz edemeyen, onu anlama yolunda...