1967 senesinin bilmem hangi ayında Şanlıurfa’da Mustafa diye biri gelmiş dünyaya.
5. sınıfta Bedir Öğretmen onun öğretmen okulu sınavlarına girmesini istedi.
Hiç itiraz etmedi girdi ve başarılı oldu sınavda bir de derece yapmıştı.
Bedir öğretmen o sebeple ona boyunbağı almıştı.
Bavulları boylarından büyük köy çocuklarının, yoksul çocukların okuduğu bu okul yuvası olmuştu.
Bunlar İlhami, Musa, Baykara, Ahmet, Berat, Aslan, Salih, Mahmut’tu
Hasan, Şeyhmus, İrfan bir de Lokman Yakut’tu, yıllar geçti herkes birbirini unuttu.
Şartlar onu lise 2’den itibaren Ceylanpınar Lisesinde tahsiline devam etmeye itti.
Bitirdi okulu, kazandı sınavı yeniden öğretmen olacaktı, belki de Pazarören’e gidecekti.
İlk görev yeri Bitlis Hizan’dı “becayiş” dediler “yok” dedi, umurunda mı dünya her yer ona memleketti.
Yığınla talebe yetiştirdi, bir de kardeşini eğitti, ona anaydı, ona babaydı bir de öğretmen oldu.
O nasıl unutmadıysa öğretmenlerini onlar da unutmadı Mustafa’yı.
Mustafa diye biri vardı, bir söz tiryakisi, mesleğinin delisi…