Sunuş:
Bu haftanın röportajını sitemiz yazarı Nurcan Şarlayan ile yaptık. Kendisi çalışmalarını eğitim ve estetik üzerine yoğunlaştıran bir maarifçi, araştırmacı ve yazar. Oldukça ilginç ve farklı bir perspektiften bakışla cevapların yer aldığı sohbet havasında geçen bir röportaj oldu. Alakanıza sunuyoruz.
Nurcan Şarlayan ile Röportaj
Maarifin Sesi: Okuma nedir? Kaliteli bir okuma nasıl yapılmalıdır?
N. Şarlayan: Okuma, yazılı bir metnin gözle takip edilmesi ve beyinle algılanmasından oluşan bir süreçtir. Dil becerilerini de içinde barındırır. Göze ve kulağa hitap eden okuma öğrenme sürecinde %94 gibi bir paya sahiptir. Okuma, belli bir amaca bağlı olarak yapıldığı takdirde, daha verimli olmaktadır. Kaliteli okuma dediğimiz de bu okumadır. Bilgi edinme, araştırma yapma, akademik çalışmalarda yapılan okumalar genellikle bu tür okumadır. Kaliteli bir okuma; kelime hazinesini zenginleştirir ve okuma zevkini yükseltir; çok yönlü düşünebilmeyi güçlendirir; karakter gelişimine katkıda bulunur; estetik değerler üzerinde düşünmeyi sağlar; bilgi kazandırır. Türk dilini sevdirir. Özellikle öğrenme ve araştırma amaçlı yapılan okumalarda uygun başlık ve konular belirlenerek kaynaklara ulaşılır. Alt başlıklara ayrılarak yapılan okumalardan elde edilen bilgiler tek bir gövde de toplanır. Eğer aktarım yapılacaksa tekrar dallara ayrılarak aktarım yapılmalıdır. Şeklen zihnimizde canlandırırsak: Bir ağacın kökleri, gövdesi, sonra gövdedeki dalları olarak açıklayabiliriz kaliteli okumayı.
Maarifin Sesi: Düşünce ile insan; iç terbiye ve davranış terbiyesi arasında nasıl bir ilişki kurarsınız?
N. Şarlayan: “Düşünme ruhun kendi kendisiyle konuşmasıdır” der Farabi. Düşünce, düşünme anlamanın ilk basamağıdır. Yani insan düşüncenin sonucunda akletmiş olacaktır. Düşüncenin gerçekleşmesi için de bilgi sahibi olunması gereklidir. Bilgi sahibi olmak için de atalarımızın dediği gibi ya çok okumak ya da çok gezmek gerekir. Dolayısıyla insanın tekamülü için çok okuma, tefekkür gereklidir. Zaten tekamülü hasıl olan bir insanın iç terbiyesi de yerleşmiş olur. Karaktere yerleşen iç terbiye davranışlara sirayet edecektir. Vicdani duyguları yerleşmiş bir insanın tüm yaratılmışlara karşı vicdanlı davranışlar göstermesi bu durumun örneğidir. Düşünce ile başlayan süreç tekamülüne ulaşmış birey ile vücut bulacaktır.
Maarifin Sesi: Kısaca çocuk, muallim, mürebbi tarifi yapabilir misiniz?
N. Şarlayan: Çocuk tanımı denildiğinde hep rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’in “Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk” dizesi gelir aklımıza. Anne babanın, özellikle de annenin vereceği ilk terbiye ile şekillenen ve mualliminin ellerine verilen çocuk. Muallim de kendi maharetleri ile çocuğun şekillenmesini sağlayacaktır. Muallim, davranışından kılık kıyafetine kadar öğrencinin örnek aldığı eğitici, öğretici, yani insan yetiştiricidir. Çocuğu bir fidan olarak düşünürsek onu merhamet aşısıyla yetiştirip çiçek açmasını sağlayacak bahçıvan muallimdir. Mürebbi de eğiten, terbiye eden, kişiye bilmesi gerekenleri öğreten, çocuğun ruhunu nakış nakış işleyen sanatçıdır. Çocukla daha fazla birebir iletişimi mevcuttur. Ayrıca çevresindeki kişilere örnek olan kişiler için de mürebbi sözcüğü kullanılır.
Maarifin Sesi: Eğitim, öğretim, terbiye, talim kavramları sizin zihninizde nasıl bir Türkiye hayali uyandırıyor?
N. Şarlayan: Eğitim, yalnız okula gitmek ya da çocuğa birtakım bilgiler vermek değildir. İnsanı yetiştirip geliştiren her yer okul olarak görülmelidir. Eğitim bireylerde farkındalık duygusu yaratmalı, yaşadığı toplumu anlamasını sağlamalıdır. Okullarda ise bu amaca yönelik olarak yaşamın her alanında başarılı olabilecek bilgi ve beceriye sahip bireyler yetiştirmelidir. Talim ve terbiyenin süzgecinden geçmiş, karakter eğitimini tamamlamış bir nesil hayaliyle eğitim sistemimiz yeniden şekillendirilmelidir.
N.Topçu’nun tarifi ile “bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun; her hareketimizin ahlâkî değeri olduğunu tanıtsın, hayâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın, vicdanlarımıza her an Allah’ın huzurunda yaşamayı öğretsin. Bu mektepte edebiyat, tarih ve felsefe kültürü başta gelecek ve onun yetiştiricileri sadece bir memur değil, örnek insan olacaklardır…” şeklinde tarif edilmişokullarda yetişmiş bireylerden oluşmuş bir Türkiye zihnimizde uyanan Türkiye hayalidir.
Maarifin Sesi: Anlamak ve anlamlandırmak. Ne kadar doğru yapabiliyoruz? Daha iyisi için neler yapabiliriz?
N. Şarlayan: Görüneni ve görünenin ardındaki görünmeyi okumaya, hissetmeye, yorumlamaya anlamak ya da anlamlandırmak diyebiliriz. Doğru anlamlandırmak için ön yargısız olmak önemlidir. Kendisini kapatmak, tek yönlü düşünmek sınırlayıcı etkenlerdir. Bakış açısı bu konuda ki yetkinlik için önemlidir. Bilgi sahibi olmak, insanları tanımak, olayları analiz edebilmek yine etkili faktörlerdir. Okumak, doğru kaynaklardan bilgi edinmek önemlidir. Çünkü bilgi kirliliği denilen durum her konu için mevcuttur.
Maarifin Sesi: Teşekkür ederiz efendim.
N. Şarlayan: Ben teşekkür ederim.