Başarıya ulaşmanın tek yolu, çalışmaktır. Hayatın anlamı, çalışmak üzerine kurulmuştur. Çalışmak, öğrenmektir. İnsan öğrenmeyince ölür, sözünün altında yatan mana da aslında budur.
Âlim; bilgi ile öğrenme arzusunda olanı buluşturandır. Bilmeyen insanın inanması da zordur. Bilgiye ahlak çerçevesinde güç kazandıran kişi, âlimdir. Tıp, matematik, biyoloji… bilimin tüm alanlarında modern ilmin tüketicisi olma yerine suyu, toprağı, çiçeği, böceği… yani tabiatı anlayan insanı bilimin üreticisi yapmak, âlimin elindedir. Kayanın, ağacın, toprağın arasına sıkışmış bilgiyi çıkarıp insanlığa sunmaya vesile olacak olan da yine âlimdir.
Âlimin, bilgiyi kuvvet olarak kullanmak yerine hikmet olarak kullanması büyük bir edeptir. Mikrobu bulan ancak biyolojik silah yapmaktan kaçınan, atomu icat edip atom bombası kullanmaktan imtina eden, saati keşfedip saatli bomba yapmaktan uzak duran insanı yetiştiren hep âlim olmuştur.
Âlim; şuuru ve iradesiyle belli bir duruş sergileyen insandır. İz bırakan ve izinden gidilendir. Âlim, yeryüzünün ihtiyaç duyduğu en büyük insan kaynağıdır. Bilgi iletmek yerine bilgi üreten insanları, zamanın esiri olmayıp zamana hükmeden insanları yetiştiren de yine âlimdir.
Her varlığın bir kimliği vardır. Âlimin kimliği ise keşiftir. Avuç içi kadar bir teknik aracın ortaya çıkarılması için yüzlerce mühendis çalışır. Hepsinin maksadı, insanlık için yeni bir icatla faydalı bir ürün ortaya koymaktır. Âlim, hikmeti ve doğayı doğru okursa ancak icat anlam kazanır.
Sebe Melikesi’nin tahtını, hikmetiyle uzak mesafelerden olduğu gibi Hz. Süleyman’a getiren kişinin özel olması; Allah’ın verdiği kitapta doğa bilimini, ışınlamayı ve siber âlemi dosdoğru okumasındandır.
Âlimin yetiştiği mekân, mekteptir. Mektep, bilimin yuvasıdır. Mektepte âlimi yetiştiren ise muallimdir. Mekteple birlikte talebe, muallim için birer nimettir ve muallime emanettir. Bu manada muallim, her talebeye ilim ve yurttaşlık kodunu verendir.
Muallimin ilminden faydalanan talebe; tarihe, söz söyleme sanatına ve şiire aşina olmalıdır. Sanat ya da Türk halk müziği sazlarından birini çalmalı, kendi yöresinin yanı sıra başka yörelerin de halk oyunlarını oynamalıdır. Talebe; Türk töresini, mutfak adabını bilmeli; bir spor dalında uğraş vermeli, haftada en az bir kitap okumalıdır.
Unutulmamalıdır ki muallimin yetiştirdiği âlimin kalemi doğru yazdığı sürece şehidin kanıyla eş değerdir. Talebenin üstünlüğü ise aldığı sorumluluktadır.
İhsan YALÇINKAYA
Maarif ve kültür tarihi araştırmacısı
Eline sağlık
Ya şimdiki okullar, ya kulağı küpeli, saçı bağlı, yırtık kotlu muallimler…
Ya dudağı pirsinkli, dersten, milli olmaktan uzak, hayali yok olmuş öğrenciler….
İçim acıyor içim!